Sidane'nin Matterrazzi'ye o meşhur kafayı atışını bundan tam dört sene önce bir kır lokantasında pideleri lüpletirken izlemiştim. Şu "zaman" inanılmaz birşey, yaşlandıkça daha iyi anlıyorsun onun ne menem birşey olduğunu. O zamandan beri dört koca sene geçmiş. Neyse ağlak, depresif, sıkıcı, boğucu bir yazı yazmak niyetinde değilim. Asıl mesele futbol şimdi.
Bu dünya kupasında henüz İngiltere ve -ne alaka futbolla- Amerika maçını izledim. Daha herkes ısınma turlarında sanki. Benim izlediğim maçta İngiltere pek nerde olduğunu farkında değilmiş gibiydi. Hani Dünya Kupasında değil de atıyorum Liverpool'da mahalle maçı yapıyordu abiler. Öyle bir formsuzluk, motivasyonsuzluk. Bir de herhalde ABD'yi çıtır çerez gördüler, pek sallamadılar, ondan olsa gerek bu zevksiz oyun. Ama ABD'de İngilizler'in file bekçisi Green'nin eline şükretsin. Atıverdi kaleye, oldu sana bir gol.
Arada diğer maçlara da bakarım. İndirdim fikstürü netten astım buzdolabının kapağına. Çeyrek finalleri bekliyorum. Favorim? Belli değil Arjantin ve Brezilya arasında gidip geliyorum. Bakalım ne olacak. Ama bu dnya kupasına asıl damgayı vuvuzelalar vurdu. Herkes nefret eidyor, haklılarda. Maç izlerken sanki stad hopörlerinin önünde sivrisinekler toplu geçit yapıyor. Öyle bir uğultu. Ne tezahüratları duyabiliyorsun ne de başka birşeyi. Bizi televizyon karşısında bu kadar rahatsız ediyorsa stadda nasıldır düşünemiyorum.
Evet bence de vuvuzela yasaklansın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder