8 Haziran 2010 Salı

an

Aldığımız nefesi o an alıyoruz, attığımız adımı o an atıyoruz, her gün yürüdüğümüz o yolları her yeni gün bir daha bir daha geçerken aslında o an için yeni baştan atıyoruz. Günün birinde bir an bir karar veriyoruz, o an bunun aldığımız en doğru karar olduğunu düşünüp, rahatlıyoruz. Aradan günler, aylar, yıllar geçiyor o an aldığın kararın aslında belki de hiçte doğru bir karar olmadığı b seçeneğinin daha iyi olduğu bir anda kafana dank ediveriyor. Öylesine hiç hesaplamadan, oturup düşünmeden, hapşırık gibi bir anda kafanda birşeyler aydınlanıveriyor, anlıyorsun. Sonrasında bir şekilde kendince o b seçeneğine dönmeye çabalıyorsun. Kalbin, aklın, ruhun b seçeneği ile dolup taşıyor. B seçeneğinin kombinasyonlarını yapıyorsun kendi kendine. Ama o an bu kombinasyonları kendi kendine yaptığının ya da kendi kendine o b seçeneğine dönmeye çalıştığının farkında değilsin. Hep o b seçeneği var sanıyorsun. Böyle günleri, ayları, yılları geçiriyorsun. Günün birinde b seçeneği ile karşı karşıya kalıverince bir an aslında o b seçeneğinin hiç varolmadığını hissediyorsun. Önündeki boşluğun aslında cam olduğunu anlayan bir sinek gibi, o an kafana dank ediveriyor. Hapşırık gibi birden geliveren aydınlık kafanı berraklaştırıyor. Yalnızsın.... Senin dönmeye çalıştığın yerden o b seçeneği çoktan ayrılmış.

Hiç yorum yok: