22 Haziran 2022 Çarşamba

izin

hayattan yıllık izin alabilmek gibi bir şey olsa mesela. gerekli yerlere dilekçe yazsak (dilekçe kabul edilir mi ki?...malum devir internet devri...mail atsak daha şık olur herhalde...dilekçe out mail in) ve istediğimiz süre boyunca moleküllerimize ayrılma izni verilebilse, biz tekrar mücadele gücü bulabildiğimizi beyan ettiğimizde tekrar moleküllerimiz bir araya gelse ve kaldığımız yerden devam edebilsek keşke. desek ki: 

"tanrı katı yüce makamının dikkatine,

içinde bulunduğum şu zaman diliminde varolduğum insan soyunun yaptıklarına hele de bir şekilde varolmak için seçtiğim coğrafyada gerçekleştirilen açıklanması güç, dayanması güç, akla mantığa ve de vicdana sığamayacak olaylara gösterebileceğim dayanıklılık, çaba, görmezden gelme, 'düzeleceğine dair umut ve de ümit' kalmadığından, kendi rızam ile de bu yaşam formundan ayrılabilme cesaretim, aynı zamanda cüretim olmadığından yüce makamınızın kaynak ve yetkileri dahilinde, eski gücüme kavuşana kadar bir süre moleküllerime ayrılabilme izni rica etmekteyim. 

gereğinin yapılması arz ederim.

saygılarımla..."



6 Haziran 2022 Pazartesi

gözyaşım pıt

biraz önce Mubi'deki "Dünyanın En kötü Insanı" filmini izledim. film bitti ama benim gözyaşım bitmedi. canım karikatürist öyle gözleri dolu dolu "benim bildiğim dünya kayboldu.... sadece geçmişim var....bir geleceğim yok" diyince benim zaten ne zamandır bahane arayan gözyaşları daha fazla nazlanamadı, indi. bir yandan filmi bitirmeye çalışırken bir yandan da bugün beş çayına gittiğim bay T. ile yaptığımız konuşma aklıma geldi. 

"Adalı bir mutfak istiyorum" dedi bay T. 

"ben de" dedim. sonra ekledi bay T., "böyle ortada davlumbazı olacak, lavabo, ocak, kesme alanı hepsi o adanın üstünde olacak, ben etrafında döneceğim yemek pişirirken". 

beyaz mutfak dolaplarının olduğu, bol ışık alan mis gibi bir mutfak canlandı gözümde nedense. ama sonra sesli düşündüm; "hangi ara olacaksa böyle bir mutfak?". 

her şey bitmiş gibi geldi bunu söylediğimde; hayat hep böyle, onun karanlık mutfağında bir taburenin üstünde tünemiş halde menemen ya da gözleme her neyi pişiriyorsa, onun pişmesini bekleyerek geçecekmiş gibi geldi bana çünkü benim de bildiğim dünya artık yok ve bu cesur yeni dünyaya uyum sağlamaya çalışırken, kuyruğu dik tutmaya çalışmak bazen zor oluyor. 

neyse gideyim de burnumu sileyim....çok ağladık yukardaki güldürsün.

5 Haziran 2022 Pazar

uyku

tina hanım'ın kedi uykusundan istiyorum....tasasız, telaşsız, rahat, camdan gelen yaz esintisi eşliğinde bütün gün yataktan çıkmadan, sağdan sola dönmeli, uyanıp uyanıp tekrar uyumalı, bol esnemeli, bol gerinmeli derin yaz uykularından istiyorum. 







3 Haziran 2022 Cuma

sürpriz

meğer twitter'a mesaj atmışsın o malum görüş(ememe) günü. biraz önce gördüm. kütüphaneden rastgele seçilen bir kitabın arasından düşen çok eski bir fotoğrafa nasıl bakakalırsa insan ben de öyle bakakaldım twitterdaki mesaj kutusuna. iki adet mesaj, yirmi iki kelime. onca zaman sonra anlatılacaklar daha çok olmalı sanki. neyse belki günün birinde eteklerde biriken taşlar dökülür (mü acaba?). 

o zamana kadar hoşçakallarını kabul etmiyorum bilgine. 

2 Haziran 2022 Perşembe

mıymıy


dün sabah pek bir mıymıy kalktım. böyle bir isteksizlik, canı çekilmişlik, bakımsızlık, kahvaltı etmek istememek (ki en sevdiğim öğün, sabahtan akşama kadar bir kahvaltı sofrasında oturabilirim kesintisiz). öyle mıyıl mıyıl. kendimden bıktım saniyesinde. 

aslında hiç sevmem mıymıy olmayı da mıymıy insanları da. bir şeyi kırk saatte yaparlar. bir yere gidilecekse kırk saat düşünürler -gitseler mi, gitmeseler mi, nereye gitseler, gitme kararı verirler ama kalkmazlar, kalkıp yola düşünceye kadar en az bir saat geçer ve ben bu mıymıy kişilerin karşısında ölüp ölüp dirilirim ama bir şey de diyemem, bir şey de yapamam. tek yapabildiğim sol kulaklarının arkasından ufka bakıp, içimden "ya sabır" çekmek olur veya sinirden kendimi yerim, midem yanmaya başlar, bütün gün asit salgılayan bir mideyle baş etmek zorunda kalırım. 

öte yandan ben mıymıy bir insan değilimdir. bir şeye karar mı verdim, hemen gider yaparım. hemen hemen, hiç beklemem. genelde üşenmem, gocunmam, yorulmam (duracellin tavşanı tek rakibim). yani demem o ki "bir şey yapalım hadi" denildiyse, hemen yaparım. öyle kırk saat düşünmek pek bana uymaz. bazen değil genelde kervanı yolda düzmek taraftarıyım çünkü "öyle mi böyle mi diye" düşünmekten sıkılıyorum. içime afakanlar basıyor. ancak bu tez canlılıktan kervanları yolda da düzemediğim ve hepsini birbirine kattığım da olmuyor değil ama olur öyle bazen. bence çok da şey etmemek lazım sanki. 

bak aslında hiç bunları yazmayıp başka bir şeyler yazmak istiyordum; nerden çıktı "mıymıylara giydirme" yazısı bilmem ki. her şey doğaçlama oldu. yine topa gelişine vurdum.