Efenim bizde adettendir, bayramda illa yeni birşey alınır. Ya yeni bir ayakkabı ya yeni bir gömlek vs. vs. İşte bütçemize göre annemle babam, kardeşimle bana illa birşey alırdı. Bu bende de yer etti, bayramlardan önce kendime ve sevgilime yeni birşey alıyorum (üzerlerinde tutsalar kedişlere de yeni birer tasma alıcam ama bizimkilerin tasma ile araları pek iyi değil.). Neyse efenim, bu bayramda yeni birşeyler alayım dedim. Benim alışveriş ettiğim belli birkaç mağaza vardır, öyle deli danalar gibi her yere girip çıkmam, herşeyi üzerime geçirip durmam. Benim mağazalara gider, kafama uyan ne varsa alır çıkarım, nokta atışı yaparım, bu bana yeter. Uzatmayayım, biraz dolaştıktan sonra yurtdışı menşeili bilindik bir mağazaya girdim, bakındım bakındım, güzel bir hırka ve bir de yeşil bir elbise alınaybil gözüktü. Hırka ile ilgili hiç ama hiç aklıma takılan birşey olmadı. Rengi, biçimi tam kafama göreydi, attım sepete.
Elbiseyi de bir denemek gerekiyordu, girdim kabine, giydim elbiseyi ama bir tuhaflık var. Sanki emanet bu elbise ben de. Birşey oturmadı, içime sinmedi. E normal insanlar ne yapar? Sadece hırkayı alır çıkar di mi? Evet bu normal insan davranışı ama benim gibi obsesif kompalsif davranış bozukluğu olanlar (hayır, bu bir doktorun teşhisi değil, benim bildiğim psikiyatrik tek tanım, ondan kullandım), içlerinden gelen "hayır sakın alma, bir ton para verilmez, bu ördek yeşili, dümdüz elbiseye, yakışmadı o sana" sesine kulaklarını tıkar ve kasaya doğru emin adımlarla ilerler. Hatta ve hatta utanmadan bir de tadilat yaptırır (Sahi niye pantalonların, kazakların, eteklerin ve elbiselerin boyu inanılmaz uzundur. Unutmayınız ey üreticiler, Milupayla yetişmeyen bir nesil hala yaşamakta bu topraklarda. Bu nesilin en uzunu da 1m 70 cm'dir. Bırakın artık, herkesi birer Tülin Şahin, Çağla Şikel, Sema Şimşek gibi düşünmeyin). Elbisenin kol boyu inanılmaz uzundu, ben de kısaltmalarını istedim.
Sonunda bayramdan önce tadilattan geldi elbise, ben de aldım, bayrama gittim ve bayram sabahı giydim ama aynalar hala "hayııııırrrrrr" diye bas bas bağırmaktaydılar, bir de üstüne annem geldi. "Bu ne! ala ala bunu mu aldın?" diye o da bastı mı kalayı. Ardından sevgili "bu elbise anneannenden mi kaldı?" diye sormaz mı. Oldum ben Rocky'den dayak yemiş Rus boksör gibi. Geçirdik ilk günü idareten, gittik el öpmeye ama ben inanılmaz rahatsızım. Kafaya taktım bu elbiseden kurtulmam lazım. Biliyorum kendimi, soğudum ya bundan, bir daha hayatta giymem, dolap bekleyecek, para ziyancılığı yapmış olacağım, içim acıyacak vs. vs.
Neyse dün akşam baktım, atmamışım fişini, dedim ki "ben gideyim, bunu değiştireyim. Ama kolda tadilat var, ya almazlarsa???". Aldı beni bir düşünce. Mağazaya gidicem ya kasada anlarlar tadilat olduğunu ve değiştirmezlerse. Kuyruğu kıstırıp geri dönmek ve rezil olmak var. Bütün gün eylem planımı hazırladım. Anlarlarsa "Aaaa ne münasebet, beni başkasıyla karıştırıyorsunuz" derim ya da "Aaaaa sahi ya tadilat yaptırmıştım di mi ben buna" diye ultra salağa yatarım diye hazırladım kendimi. İşyerinde de şöle cabbar gördüğüm arkadaşlara eylem planımı onaylattım. Hepsi ağız birliği etmişcesine "Sakın aldığın yere gitme, başka bir şubede şansını dene" dediler.
İş çıkışı gittim o başka bir şubeye. Masum, biraz da ezik bir hava ile "Eeeee şey, annem bana bu elbiseyi almış ama ben bunu değiştirmek istiyorum" dedim. İyi niyetli satış temsilcisi kızceğiz "Tabii, fişiniz varsa neden olmasın"dedi. Aradım buldum ben birşeyler, kasaya geldim, çıkardılar torbadan elbiseyi, havalandırıp duruyorlar. Sağını solunu kurcalayıp duruyorlar. Benim de kalbim çarpıyor gümbür gümbür. Hayır deseler, "ooo bunda tadilat var". Rezillik. İstemiyorum da elbiseyi. Bir de üstelik bir şekilde kandırıyorum ben bu insanları. Ama elbiseyi istememek ahlaki duygularımı bastırdı. Kasadaki kızlar birşey anlamadılar, benim bulduğum yeni ürünle elbisemi değiştirdiler. Değiştirme fişine açık adresimi ve telefon numaramı yazmamı istediler. Ben ne yaptım biliyor musunuz?
Cep telefonumun son numarasını yanlış yazdım. Elbisede tadilat olduğunu anlarlarda beni ararlar diye numarayı yanlış yazdım. Suçlu psikolojisi tavan yaptı (bunu açıklayacak psikiyatrik bir terim henüz bilmiyorum).
Hayatımda ilk defa böyle birşey yaptım, suçluyum ama ben de müşteriyim, benim de haklarım var dimi ama!!!??????
6 yorum:
:)) adres olayını naptınız? onu da yanlış yazdım demeyin :)
:))))
Sevgiler
Bir yerlerden geçip geldim seni buldum,okudum.
güldüm
iyi etmişsin naapalım onlar bu gibi durumları öngörerek fiyatları baştan ayarlıyorlar .kimbilir kaç kez ödemişsindir farkında olmadan.
İçin rahat etsin.
Bizim de onlarca yıldır habersiz yaşadığımız,hâlÂda tam kullanmadığımız tüketici haklarımızın bir tahsilatı olsun de aldığını güle güle kullan.
Yani yukardaki elbiseye de para verilmezdi .annen haklı.
İlk kez gelip bu kadar senli benli yazdığım için bağışla.
Uslubun çok rahat olunca ben de aynı rahatlıkla yorumlayıverdim işte
Sevgili Adsız, adresi yanlış değil ama eksik yazdım. o kadar elim titredi ve biran önce oradan çıkmak istedim ki o an aklıma sadece telefonu yanlış yazmak geldi. :)))
Nalan'cım, yaz yahu senli benli. Nasılsa burada biz bizeyiz. Hoş geldin. İyi etmişim di mi? Benim de içim rahat ama çok çakal gördüm kendimi.
tam anlamıyla çakallık yapmış olsaydın hem adres çemişkezek olurdu hem de telefon numarası ultra atmasyon :)
dediğin gibi mulipa ile beslenmeyen başka biri alır nasıl olsa o elbiseyi, tadilatı da bedavaya getirmiş olur, fena mı ?
Yorum Gönder