23 Aralık 2009 Çarşamba

is this panic attack or not?


Önceki gün yine Nişantaşı yollarına düştüm. Daha önceden biliyorsunuzdur, asansöründe azar işittiğim hocama gittim yine. Malum tez işi. Dedim ki "hocam, ne olcak benim şu tez işi bir görüşelim, konuşalım, elele tutuşup, dans edelim." O da "hay hay, yarın (yani dün) ikibuçukta S. ile Sel. gelecek sende gel onlarla birlikte" dedi. Benim de canıma minnet, zaten uzun zamandır s. ile Sel.'i görmemişim. Ayarladım işleri gittim.
Okuldan 14'teki servise atladım, Nişantaş'ında park sıkıntısı çekmemeyeyim diye. Sonra da 4. Levent'ten metroya bindim. Toplu taşıma araçlarını çok seviyorum, bir sürü enteresan tip doluşuyor, onları izlerken zaman geçiyor, yolculuk zevkli hale geliyor.
Metroda önce yanına bir kız oturdu. Hararetle mesaj yazıyordu, gayri ihtiyari gözüm kaydı, "Ya aşkım şimdi aklıma birşey takıldı. Benim içim......" diye başlıyordu mesaj. Devamını göremedim. Sonra Gayrettepe'de çakma bir Ezel bindi. Esmer, uzun boylu, endamı ve bir o kadar da havası yerinde ama kılık kıyafeti çakma Ezellik kokan ( uzun siyah atkısını dolamış boynuna, kadifeden siyah paltosu) birşeyler vardı çocukta işte. Havası bozulmasın diye lütfedip askıları tutmadı. Metro hızlanırken ve duracağı zamanlarda düşecekmiş gibi öne arkaya savruldu, sallandı. Bende "ha düştü, ha düşecek" diye boşu boşuna sinir oldum.
Son olarak Şişli'den oldukça pis, zap zayıf (artık zayıflıktan pantalonunu kemerini o kadar sıkmış ki, pantalonda pile oluşmuş), sürekli ağzından cık cık sesler çıkaran (dilinizi ön dişlerinize değdirip, dişinize birşey takılmış da çıkarmak istiyormuş gibi yapacaksınız, o zaman bu ses çıkıyor) bir adam bindi. Tam da gelip benim yanıma oturmaz mı! Bana birden gelenler geldi. Bir anda panik oldum, sanki bu adam bana saldıracakmış ya da montunun bir yerinde bir bomba varmış gibi geldi. Topu topu bir durak kalmış Osmanbey'e, olsa olsa bir iki saniye sonra orada olacağım ama bu sürede yazdım durdum. Bu yoldan geldiğimi kimsenin bilmediğini, metroda bir patlama ya da herhangi başka bir şey olsa beni kimsenin bulamayacağını, böyle kötü bir durumda benim bu yerin yedi kat altından nasıl çıkacağımı bilemeyeceğimi, o iki dakika içinde yazdım ve kendi kendimi paniklettim. Nefesim kesildi, erkenden ayağa kalktım. Tren durunca nerdeyse önümdeki adamı iterek indim ve koşar adımlarla çıktım metro istasyonundan. Merdivenleri üçer beşer çıkıp, kendimi sokağa atınca şöööle derin bir nefes aldım.

Şimdi bu kendi kendini gaza getirmek mi yoksa pre-panik atak durumumu mu?

2 yorum:

zapere dedi ki...

Arka fonda sizin için bu şarkı çalıyor diye düşündüm bir an..Ühüü,ühü


http://www.trdinle.com/Bir_Sabah_Bakacaksinki_Bir_Tanem_Ben_Yokum-21764.html

nehircce dedi ki...

Baya kötüymüş,2004 yılındaki Beyoğlunda olan patlamalardan sonra bindiğim bir halk otobüsünde eli yüzü param parça her yanı dikiş izleriyle dolu bir adam binmişti otobüse..Herkes birbirine bakıyor ama kimse ne yapacağını bilemiyordu.Yarı yolda inip eve kadar yürümüştüm desem..Son 10 yıl içinde yaşadıklarımız hiç de kolay şeyler değildi bence korkman çok normal...