Bu mini gezimizin son durağı Mykonos adası oldu. Santorini'den üç saatlik bir feribot yolculuğu ile Mykonos'a vardık. Burası Santorini ile karşılaştırıldığında bana biraz "asık suratlı" bir yer gibi geldi. Öyle pek kendini sevdirme derdi olmayan, soğuk, herkesin hızlı hareket ettiği, Santorini'den daha renksiz, ruhsuz bir yer hissi verdi bana bu ada.
Böyle hissetmem belki bu adaya geldiğimizde hasta olmamla ilgilidir, bilemiyorum. Santorini de Mykonos gibi o kadar rüzgarlıydı ki, soğuk suları içip, duş alıp hemen dışarı rüzgara çıkmak sonunda hastalanmama ve fellik fellik eczane aramamıza yol açtı. Rüzgarın insanı sersemletecek kadar hızlı esmesi ve üşütmeden dolayı kırık vücudum yüzünden pek birşey yapmak istemedim. Kendimi iyi hissedinceye kadar denize girmek, güneşlenmek ve adanın daracık sokaklarında turlamaktan başka gözüm birşey görmedi. Tabii buna sevgili biraz bozuldu. Buraya gelirken birçok çılgın parti göreceğimizi umut ediyordu ama ne yazık ki olmadı. Sadece Mykonos'un en bilinen iki plajı "Paradise" ve "Super Paradise"a gittiğimizde dans eden çıplak adamları görerek bu "çılgın" Mykonos günlerine tanık olduk. Saat onikiden sonra barlarda ve kulüplerde neler oluyordu bilemeyeceğim. Sevgiliye "istersen gidelim şu barlara" dediğimde "geçmiş bizden artık" diye biraz imalı biraz sitemkar birazda bozuk bir cevap aldım. Sanırım bana bozuldu çünkü barlara gidip deli gibi içmek, sarhoş olmak vs. hiç işime gelmedi, plajların "happy hour" saatlerindeki çılgınlıklar bana yetti. Kabul etmeliyim benim içimde tembel, ihtirassız bir anneanne yaşıyor.
Böyle hissetmem belki bu adaya geldiğimizde hasta olmamla ilgilidir, bilemiyorum. Santorini de Mykonos gibi o kadar rüzgarlıydı ki, soğuk suları içip, duş alıp hemen dışarı rüzgara çıkmak sonunda hastalanmama ve fellik fellik eczane aramamıza yol açtı. Rüzgarın insanı sersemletecek kadar hızlı esmesi ve üşütmeden dolayı kırık vücudum yüzünden pek birşey yapmak istemedim. Kendimi iyi hissedinceye kadar denize girmek, güneşlenmek ve adanın daracık sokaklarında turlamaktan başka gözüm birşey görmedi. Tabii buna sevgili biraz bozuldu. Buraya gelirken birçok çılgın parti göreceğimizi umut ediyordu ama ne yazık ki olmadı. Sadece Mykonos'un en bilinen iki plajı "Paradise" ve "Super Paradise"a gittiğimizde dans eden çıplak adamları görerek bu "çılgın" Mykonos günlerine tanık olduk. Saat onikiden sonra barlarda ve kulüplerde neler oluyordu bilemeyeceğim. Sevgiliye "istersen gidelim şu barlara" dediğimde "geçmiş bizden artık" diye biraz imalı biraz sitemkar birazda bozuk bir cevap aldım. Sanırım bana bozuldu çünkü barlara gidip deli gibi içmek, sarhoş olmak vs. hiç işime gelmedi, plajların "happy hour" saatlerindeki çılgınlıklar bana yetti. Kabul etmeliyim benim içimde tembel, ihtirassız bir anneanne yaşıyor.
İşte size Mykonos'un plajlarının "happy hour"larından birkaç kare.
Mykonos'taki turistlerin çoğunluğunu İtalyan'lar oluşturmaktaydı. Eğer bir sayım yapılsaydı eminim İtalya nüfusunun çoğunluğu bu adada çıkardı. 30 yaş altı herkes oradaydı.
Sonuçta sayılı günler çabuk bitti, kapanışı yaptık, dönüşe hazırlandık.
Bu geziden çıkarılacak dersler:
1. Yazın abasız, kışın katıksız yola çıkılmaz. Çıkanı rüzgar çarpar.
2. Gezi notları, yazıları gezerken yazılır. Sonradan yazılanlar böyle kuru olur, zira o anda olan önemli anlar unutulur.
3. Yunanca, İspanyolca, İtalyanca, Almanca, Fransızca en az 100 kelime öğrenmek gerekir. Adamlar yüzüne bakıp bakıp birşeyler diyor, ne diyor, iyi mi diyor kötü mü diyor anlamalı ama bozuntuya vermemeli.
4. Bir yere gitmeden orası araştırılmalı, en iyi nerde yenilir, içilir öğrenilmeli.
5. Bavulu fazla doldurmamalı, alınması ve valizde saklanması muhtemel şarap, uzo vs gibi içeceklere yer bırakılmalı. Aksi takdirde uçak şirketlerinin potansiyel terörist fobisine maruz kalınıp, son derece riskli bir şekilde sırt çantası içinde bagaja verilen uzolar, uçaktan kırık bir şekilde çıkar ve yolculuğun geri kalanını etrafa uzo kokuları yaya yaya tamamlarsınız.
6. "Tatile gidince, orada birşeyler yemem, aç kalırım, belki bir iki kilo veririm" diye düşünülmemeli. Bu koca bir yalan, aksine kilolarınız tatilde güneşin altında yattığınız için mayalanıp, katlanarak geri dönüyorlar. Şarbreliniz daha bir haşmetli oluyor.
7. Arkadaş arkadaşı, karı koca birbirini seyahatte daha iyi tanırmış. Eğer arkadaşlıklarınızın ya da evliliğinizin bozulmamasını istiyorsanız ya sinirlerinizi aldırın veya kulağınıza ipod takın. Ben ikisinide yapamadım, direkten döndük.
8. Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı.
9. Ne olur ne olmaz motor ehliyeti almalı. Motor kiralamak daha ucuzdu.
10. Sayılı gün çabuk geçer. Bu yüzden denizden hiç çıkmamalı, habire yüzmeli, dalıp dalıp çıkmalı, bol bol su yutmalı.
4 yorum:
Ben de Marmara'dan bizim yazlıktan sahilinden bir GRUP RESMİ koyacağım.Bakalım hangisi güzelmiş :))
Troya'lı Helen kendi kaçmıştı değil mi bu sahillere :))..Demek yunan sahillerini sevmemiş Helen.Afferim ona vallahi..Oraları biliyordu ona sorsaydınız ya.. :P
Bakın yorgunluğunuz yanınıza kâr kalmış üstelik haaaAAaAAAA HAPŞUUUUUuuu olmuşsunuz..Geçmiş olsun.Saygılar
Valla Hele'nin kaçtığı kadar var. bir kere gördüm yeter, bu yunan adalarını. işte belgeleri o kadar. Hapşu durumu geçti sağolun. Memleketimin havası işe yaradı.
__ayyy evet o sırım gibi adamı nerde görsem tanırım ... yağlı vücudü ve ilginç !!! mayosuyla bombaydı hahahaha.....__
Yorum Gönder