bilmem küçükken başınıza geldi mi...hani canınız deli gibi dondurma çeker... söz verilir istediğiniz kadar dondurma yiyeceksinizdir ama önce yemeğinizi bitirmeniz gerekir. o çok beklenen dondurmayı yiyebilmek için bütün lokmalar çiğnenmekten sakız olur, boğazdan zar zor geçer, o yemek bir türlü bitmek bilmez. sonunda aslında çok normal boyutlarda olan, sabırsızlığınızdan dev gibi bir şeymiş gibi gelen o tabak biter ve siz koştura koştura dondurmacıya gider, en sevdiğiniz dondurma çeşitlerini külaha koydurtmaya başlarsınız...böğürtlenli, vişneli, sakızlı, çikolatalı...koskocaman bir dondurma olur. mutluluktan ağlayasınız gelir ve nasıl da tadını çıkara çıkara yiyeceğinizi düşünürsünüz. tam iki üç ısırık alırsınız dondurmanızdan, pat diye o koskocaman dondurma yere düşer. dehşet içinde baka kalırsınız kaldırımın üstünde yayılmış dondurmaya. ağlamakla ağlamamak arası, inanmakla inanmamak arası, o çok istediğiniz ve sabırsızlıkla "olsa keşke" diye beklediğiniz bir şeye kavuşmuşken elde olmayan nedenlerle bir anda o çok istediğiniz şeyi kaybedersiniz.
bu hafta sonu en sevdiğim dondurmaya kavuştum, tam doyasıya tadını çıkaracakken elimden kaydı, gitti. şimdi sadece anısı var.
1 yorum:
Hay Allah yahu! Bak vakti zamanında yazmıştım: çocuğun yere düşen dondurmasını kendi cebinden tekrar koyup da eline vermediyse o dondurmacı olmaz olsun bence ;) Bir dahakine aklında olsun tepesinden tepesinden bastırt iyice.. Hem asli hem mecazi dondurmalar için geçerli..
Yorum Gönder