*bugün okulda oryantasyon vardı. çocikler yani yeni öğrenciler(im /imiz) geldiler. hepsinde böyle "üniversiteli oldum, hayatın tozunu bir attırıcam var ya, şaşıp kalacaksınız" havası. bilmesen feleğin çemberinden geçmişler de bir tur daha atmaya gelmişler sanırsın öyle bir afra tafra. tabii diyemiyorsun "yavrum bu havaların kime"; atıyorsun içine. zaten en güzeli her şeyi içine atmak. içimizde maşallah dipsiz kuyu at atabildiğini, yer çok her şey sığıyor.
*akşam kokteyl verdiler, yeni dönem şerefine. ses düzeni berbat, değil rektör hocanın (burada rektöre böyle hitap ediliyor) söyledikleri canlı dinleti yapmaya gelenlerin çaldıkları da duyulmadı. rektör hoca kendine konuştu, kemancılar kendilerine çaldılar. hiç kimse ne bir şey duydu, ne de bir şey dinleyebildi. rektör hoca konuşurken yanlışlıkla "mikrofon bozuk herhalde" diyeceğime "rektör hoca bozuk herhalde" dedim ama sonra kendisi bizimle tanışmak için yanımıza geldiğinde söylediği hiçbir şeyi anlayamadık çünkü mute tuşuna basılmış gibi sesi hiç çıkmıyordu. bir an kendimi akvaryumda ya da denizin altında gibi hissettim, dudak hareketlerini görüyorum ama sesleri duyamıyorum. hakkaten bozukmuş rektör.
*bugün Bay T.'nin göz kapağı ameliyatı vardı. çaktırmadan estetik yaptırmaya başladı ama hiçbirimize itiraf etmiyor. efendim neymiş göz kapakları o kadar gevşemiş ve düşmüş ki televizyon izlerken ışığı kırıyormuş, yazın sıcaktan göz kapaklarından terliyormuş. neyse göz onun kapak onun, nasıl rahat ediyorsa. bugün fazlalıkları aldırmış rahat etmiş. aradım geçmiş olsun diye; kapatırken "seni özledim" dedim; "bu kadar çabuk mu?" dedi. "aa neden ki?"dedim "ne bileyim dataların tezin vs ile uğraşırken beni özlediğini farkedersin sanıyordum biraz erken oldu" dedi. "yaw ben seni olduğun gibi seviyorum, datalar ve tez vs işin kreması"dedim. "hee" dedi "iyi o zaman. ben de seni ve yaptığın yemekleri özledim" dedi. bizimki de bir garip dostluk. ara tatilde gidince bir gnocchi yapayım da datalarımı kontrol etsin.
*"çok yalnız bir insan olduğuma" dair saplantılı bir düşüncem vardır. bugün D. ile konuşurken kapatmadan önce "bak bir senenin sonunda, canın bir şeye sıkılır, üzülürsün, ayrılmak istersin ama gidecek yerim yok diye sakın düşünme, bana gelirsin, ben de adaya (Gökçeada / nedir bizim adalarla alıp veremediğimiz bilmiyorum) taşınmış olurum büyük bir ihtimalle, o zaman bakarız başımızın çaresine. ben varım merak etme" dedi. aynı şeyleri kardeşim de havaalanına bırakırken demişti; "git ama dönersen ıslık çal, bakarız bir çaresine". o kadar yalnız değilim / değilmişim galiba ya da ben ağlayayım diye yapıyorlar. :)))
*ne kadar çok "bugün" yazdım "bugün".