Araba kullanmasını çok ama çok seviyorum. Ehliyet almadan önce rüyalarımda araba kullandığımı görürdüm. Bir keresinde herhalde üniversitenin ilk yazı falandı. Ehliyetimi almışım ama pratik yok. Annemle babam bir iş için Balıkesir'e gitmişler, giderken arabayı almamışlar. Kardeşimle birlikte arabayı alıp fabrikanın çalışanlarının gittiği lokantaya gitmeye karar verdik. Bir de yanımıza kardeşimin araba kullanmada benden daha tecrübeli arkadaşını da aldık. Ne olur ne olmaz diye. Çocuk aklı işte, arabayı çarpsam sanki o çocuk arabayı kurtaracak. Kazasız belasız gittik, yemeğimizi yedik, döndük. Herşey planladığımız gibiydi, eğer arabayı eski yerine park edebilseydik, babam hiçbirşeyi farketmeyecekti. Ancak arabayı çok alakasız bir yere park edince, Balıkesir'den dönen babam olan biteni çakozladı. Evde birkaç gün "minik araba kaçamağımızın" gerilimi sürdü. Zira babamın arabası(ları) pek kıymetliydi.
Neyse benim asıl anlatmak istediğim yan koltukçular yani şoförün yanında oturan, şoförden daha şoför olanlar. Yan koltukçular temelde belli başlı bazı ortak özelliklere sahipler. Bir kere genelde araba kullanan kişiler bunlar. Geçilen yollardan muhtemelen kendileri de çok kereler geçtiklerinden illa siz arabayı sürerken birşey söylerler; "ordan geçme, ortada tümsek var. sağa dönme yukarıdaki yoldan gidelim daha kestirme. on metre sonra kasis var, yavaşla." Böyle bıt bıt siz araba kullanırken, sürekli yol tarif ederler. Bir de yol tarif etmekle kalmaz, kullanma biçiminize de karışırlar. "Yaw ne biçim solluyorsun arabayı, hiç yan ayna kullanmaz mısın sen?, sinyal versene yahu!" gibi bilumum cümleyi hiç nefes almadan bir çırpıda söyler, hem kendilerini hem sizi gererler. Böyle direksiyon başında gerim gerim gerilerek tüm bildiklerinizi de unutur, kaza yapacağınız yoksa bile kaza yaparsınız.
Bir de araba kullanmayı bilmeyen ama öyleymiş gibi davranan yan koltukçular var. Annem gibi mesela. Böyle ikimiz binimişiz arabada gidiyoruz, havadan sudan konuşuyoruz, birden annem şöyle feryat eder: "Aaaaa ileride çukur var!!!". Öyle bir panik yapar ki insanı, sanırsın koca hendek, düşeceğiz, yuvarlanıp gideceğiz. O böyle yapınca tüm vücudum titrer, elim ayağım boşalır. Böyle bir saniyelik kalp krizi geçiririm. Çok fena birşey. Kaç kere dedim yapma şunu diye ama yok, huylu huyundan vazgeçmiyor.
Şimdi ben bu yan koltukçuları yazdım ya aslında ben de bir yan koltukçuyum. Ne zaman direksiyonun yanındaki koltuğa geçsem, ben de söylenmeye başlıyorum ya da söylenmeyeyim dediğim zaman birşey dememek için yan kapının kolunu sıkıyorum ki bu kullanananı pek bir rahatsız ediyor. Araba kullanmadan önce böyle değildi, yan koltukta sepet gibi gider gelirdim. Şimdi kendim hariç kimsenin araba kullanmasına güvenemiyorum. Sanırım bundan sonra gözlerime şu uçaklarda dağıtılan göz bantlarından takıp öyle seyahat edicem. Herkes için en iyisi bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder