Böyle bir anda geliveriyor. Nedensiz, apansız. Hiç işaret vermeden. Sivrisinek gibi, nerden geldiği, neden geldiği bilinmeyen ve yapışkan birşey. Kurtulması zor oluyor. Takıntı işte dedim ya sivrisinek gibi kurtul kurtulabilirsen.
Küçükken bir süre el yıkama takıntım vardı. Nedenini hatırlamıyorum ama sürekli ellerimi yıkardım. Sonra geldiği gibi kayboldu gitti el yıkama takıntısı. Bir ara yolda yürürken yer karoları hani birleşip büyük kareler oluşturur ya meydanlarda kaldırımlarda falan onlara basmadan yürümeye çalışır, bir de üstüne üstlük kaç kare var onları saymaya çalışırdım. Ama günün birinde kafam önde giderken sokak lambasına toslayınca vazgeçtim yerlere bakmaktan. Bir süre de kırmızı volkswagenları saydım ama bunun nedenini biliyorum. Lisedeyken 100 tane kırmızı volkswagen sayarsan dileğin gerçekleşir diye bir geyik çıkmıştı. Ben de o zamanlar beğendiğim çocukla çıkayım diye 100 tane volkswagen bulmaya çalıştım. Buldum da ama çocukla çıkmak için hevesim kalmadı, salakmış zaten.
Durduk yerde aklıma gelmedi bu takıntı meselesi. Geçen gün servisle okula giderken arkamda oturan kadın katır kutur elma yedi. Yesin birşey demiyorum ama elmayı ısırdıkça beni ısırdı sanki. Bütün elmayı beraber yedik. Isırıyor sonra ağzının içinde katır kutur yiyiyor. Takıldım ben bu sese. Hayır uykum var, uyuyamıyorum çünkü elma yiyiyoruz. Evet biliyorum bütün elmayı ısıra ısıra yemek gürültülü birşey ama ben yemek yenirken ağzın içinden çıkan sese takığım bu aralar. Bu sabahta kahvaltı ederken annemin ekmeği ısırışı beni hasta etti. Yazık kadıncağız bir şey yapmıyor, sakin sakin kızarmış ekmeğini yiyiyor ama benim içim gıcıklandı.
Nasıl anlatsam bilmiyorum ki. Bir dikkat edin, yemek yiyen ya da su içen birini dinleyin. Ağzın içinden ağız kapalı olduğu halde acayip ses geliyor. Çok fena. Bir takılırsanız benim gibi karşınızdaki ya da arkanızdaki birşey yerken delirecek gibi oluyorsunuz. Katıt kutur çıtır pıtır ham hüm gulp gulp diye garip garip sesler geliyor.
Yok yok bir başım ağrıdı dedim ya beynim yerinden oynadı yeni takıntı sahibi oldum, geçmiş olsun.
8 yorum:
Hakikaten kötü oluyor böyle kafayı takmak, şimdi ben neden okudum ki bu yazıyı, hay Allah! ;-)))
Oyy ben o seslere doğduğum günden beri takıntılıyım, ölene kadar da takıntılı olacağım. Bu yüzden birileriyle yemek yemek çoğu zaman dert bana. Tanıdıksa sofra boyunca çemkiriyorum: Şapırdama, gurklama, yavaş yut, az çiğne, cıfcıf yapma:) Sanki kendi ağzımda süngerden dişler var ama dediğin gibi takıntı işte:))
Boşver Ecehan'cım, sen takılmadıysan bundan sonra da hiç takılma. Çok fena çok!!
Leylak'cım, sizin durumunuz benden betermiş. İkimize de kolay gelsin. Sevgiler..
Takıntılar eğlencelidir:) Ama şimdi hali hazırda bulunanlara bir tane eklemeye gerek yoktu, bir bakayım yarın nasıl sesler geliyormuş:)
takılırsan daha da takıyorsun kafaya ama elinde değil işte. takma demek kolay...
Benim de bir sürü takıntım vardı, kendimi haranb ettiğimi anladıkça bunlardan kurtulmaya çok uüraştım çoğundan da kurtulldum. Ama çıkardığı dayanılmaz seslerle sindirim işleminin ilk aşamasına beni dahil eden insanlara sinirleniyorum. Kalkar giderim söyleyemediğim kimsenin yanında. İş yemeği falansa zaten ellerimi yumruk yapar nevrim dönmesin didye dua ederim. İşkence resmen.
Bir de yemek yedikten sonra dişine takılan bir saçmalaığı temizlemek için cirrrk currrk diye sesler çıkara çıkara geviş getiren tipler vardı. kalkıp lavaboya gitse ağzını suyla çalkalasa ya da dişini fırçalasa günaha girer sanki. Yok illaki cırklayacaklar :( sinirlendim yazarken..
Çok takıntılı değilim di mi?
yok Vladimir, benle kıyaslanınca pek de takıntılı değilsin. "e" harfini uzatanlara takıntımı yazmayı unutmuşum. "Geeenç" derler ve beni gıcık ederler.
Yorum Gönder