Canım çok sıkkın be blog...Valla öyle böyle değil. Sanki biri içimdeki bütün organları tutmuş, sımsıkı sıkıyor. Hani şöyle bir patlasam rahatlayacağım. Bir süre böyle patlak dolaşsam hiç fena olmaz hani, sonra canım isterse moleküllerimi birleştiririm.
Misket'in mantarları hiç iyileşmedi. Vücuduna yayılıyor gittikçe. Bu sabah sol ön patisinde de buldum mantar. İşin kötüsü şimdilik birşey yok gibi gözüküyor ama Kara kediye ve bize de bulaştırmış olabilir. Zaten geçen aydan beri ailecek iğne olup, haplanıyoruz. Benim haplarım pazar günü bitti ama ya yine bulaştırırsa bize, tekrardan mı alıcam o hapları. Ama bu haplar, karaciğere zarar veriyormuş, bir daha aynı dozda almak benim için hiç iyi olmayabilir. Ne yapıcam yahu blog? Öyle illet bir şey ki bu mantar, geldi mi gitmek bilmiyor. Şimdi sanki vücudumun her yerinde mantar çıkıyormuş gibi hissediyorum.
Sabah sabah canım sıkıldı işte.
Şu Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde, Soner'in sadık elemanı Süleyman var ya hani blog, ailenin her türlü sorununa koşup, çare buluyorlar, hani Alladdin'nin cini gibi, en umulmadık anda ortaya çıkıp, işleri hallediveriyor, işte ben de ondan istiyorum bir tane. Öyle biri olsun, oturayım yanına anlatayım, şöyle oldu böyle oldu, o bana bunu dedi, ben bunu dedim bıdı bıdı anlatsam, ağlasam ağlasam ağlasam.....
O sadece dinlese sonra da bana olacakları söylese ya da olanları düzeltse ya da bana akıl verse, "Bak ya, geçer herşey, sabret, herşey iyi olacak sen güzel şeyler düşün!"dese. Kendime söyleyip durduklarımı bir de o söylese.
İşte böyle be blog, canım çok sıkkın, bildiğin gibi değil.
2 yorum:
Her şey geçer, ne kalıcı ki bu da kalsın. Hatalığı da geçer, sevimli günlere geri dönersiniz yakında. Geçmiş olsun, mutlu günler.
Ne oluyor be yav? Bahar sabahında sıkıntı olmasın komşucuğum.
Umarım Misket'in sıkıntısı da kısa zamanda düzelir.
Öpüyorum.
:)
Yorum Gönder