2 Ağustos 2010 Pazartesi

tatil bilançosu

Tatilden döndüm iyi mi? Değil tabii ki. Bünyeye bu aralar sürekli "ceee etkisi" yaptırıyorum. Yani tam bünye çalışmaktan başka birşey düşünmez hale gelirken hop bir hafta tatil, bünye tam "ooohhh tatilde pek iyiymiş!" diye göbek kaşıma moduna gelmişken hop işe dönüş. Bööle şaşırmış vaziyette bünye ama o da takmıyor artık stand bya aldı, takılıyor öööle. Neyse efendim işte bu seneki tatilimin bilançosu ya da tatil gözlemleri alttadır.
1. "Temizlik imandan gelir" sözü koskaca bir yalandır. En pis Müslümanlar ve de özellikle Türklerdir. Bütün hafta deniz kenarına gittiğimde denize girmeden önce yarım saatim sahildeki sigara izmariti ve bilumum pisliği temizleyip kendime güneşlenmek için bir yer açmakla geçti. Yahu bir Allah'ın kulu içtiği izmaritleri sahilden toplamaz mı? Sözüm sana ey kendinden geçmiş sigara içicisi, sen bugün bu izmaritleri sahilde oraya buraya saçalarken hiç düşünmez misin yarın orada birisi havlusunu serip yatmak isteyecek. Senin pisliğinde uzanmak zorunda mı o insan ha hiç düşündün mü beyinsiz?
2. Anne yanında tatil iyidir, hoştur, hesaplıdır, en baba tatil köyüne on basar ama bu tatil yol, su, elektrik gibi size iskele dubasına dönmüş baldır bacak ve koca bir göbek olarak geri döner. Yediğim o kadar yemekten sonra artık benim de Adile teyze gibi gülerken hoplatacağım bir göbeğim var. Gülerken göbeğimin iki yanını tutuyorum. Hop hopluyor.
3. Yurdum insanının voleybola müthiş bir ilgisi ve sanırım yeteneği de var. İki kişi bir araya gelip bir de top bulursa hemen başlıyorlar smaç vurmaya, manşet atmaya. Bizim sahildeki emektar voleybol filesi de bu isteği körüklüyor. Hemen maçlar düzenleniyor, plaj voleybolu ortamı oluşturuluyor. Görseniz sanki herkes milli voleybol takımında. Bir kendinden geçmeler, file önünde havalanıp topa vurmalar, afilli servis atmalar falan. Ha bir de denizde voleybol oynayanlar var. "Bacanak at topu, şöle bir smaç vurayım" türünden zevzekler çoktu bu sefer. Tabii bu sırada denize girmeye çalışan biz garibanlar, "aman top kafama çarpmadan suya nasıl girerim?" sorununu kazasız belasız atlatabilmek için çeşitli komando taktikleri üretmekle meşguldük. Bir nevi Survivor ruhunu yaşadık. Dokunulmazlık almama az kalmıştı, tatil bitti, eve döndüm.
4. Bu kış herkes çok ama çok çalışmış; herkes ÜREMİŞ. Her evden sabahın erken saatlerinden itibaren Mart kedilerini andıran mırlamayla cıyaklama arası garip sesler duyulmaktaydı. Biz çocuksuzlar -azınlıktaydık- uykudan yeni kalkmış, gözümüzü ovuşturur, kıçımızdaki pireleri kovalamaya çalışır halde balkonda arzı endam ederken, bu mırlayan cıyaklayan bebeler ve -artık sinirden mi yoksa azimden mi bilmem- bebek arabalarını hızlı hızlı iten anne babalar gözleri dört açılmış vaziyette sabah yürüyüşüne çıkmaktaydılar. Sahilde de her yaştan, her cinsten bilumum çocuk vardı. Denize girmek için voleybol oynayanlardan kaçarken ayağınızın dibinde debelenen çocukları ezme ya da onlara takılıp cumburlop denize yuvarlanma ihtimalimiz çok yüksekti. Şükür hiçbirini ezmedim. Göbeğimden önümdekini görmeme olasılığım vardı ve ayrıca bu çocuk denilen şeylerin sağı solu belli olmadığı için, "hah burda yoklar, burdan gireyim" derken aniden bir Rambo edasıyla sudan fırlayıp "hıaaa hhaa haaah" diyerek önünüzde geçilmesi zor bir barikat şeklinde dikilebilenleri çıktı. Şurası kesin herkes o kadar laf etmelerine rağmen R.T'yi çok seviyor ve onun sözünü dinliyor, 1'er 2'şer üreyip 3'e varacaklar.
5. Herkes Ramazan'dan önce sahillere akın ettiğinden turizm patlaması yaşanıyordu. Gözlemeciler gözleme yapmaya, mısırcılar mısır satmaya, bakla falcılar da fal bakmaya yetişemiyorlardı. Ben de baktırdım bakla falı, kaçar mı! Bakalım dedikleri olacak mı?
6. Her tatilin iyi tarafı eve dönüş. İnsanın evi gibisi yok. Hele de seni özlemiş iki pisi varsa, eve dönüş pek keyifli. (Ben her eve dönüşte yaptığım gibi yine evimin duvarlarına sarıldım ve yürekten "Home Sweet Home" dedim.)
Amaaaan işte öle böle geçti bir tatil daha. Şaşkın veletlere "Bakın gününüzün kıymetini bilin. Bu zamanlar su gibi geçer gider. Büyüyünce ararsınız üç aylık tatili. Bol bol uyku depolayın, denize girin hatta denizden hiç çıkmayın. Güneşte mandalar gibi döne döne yatın, marsık gibi yanın. Azın kudurun, yaramazlık yapın. Her ay bir yaz aşkı yaşayın! Bu dediklerimi de unutmayın. Saçına aklar düşmüş Karga teyze demişti dersiniz" dedim. Ama salaklar bel bel baktılar sonra arkalarını dönüp internete koştu malaklar.
Bir de tatil manisi yazıp bu tatil anılarının bir kısmına son vereyim:

Tatil tatil dedin
Başımın etini yedin
Bir gün beş gün derken
Bitti bir hafta aniden
Sonraki tatile kadar
At takvime çarpıları azar azar.

2 yorum:

Hayat güzeldir.. dedi ki...

Günaydın, tamda tatile çıkacağım hafta hemde anne pansiyonda 1 hafta serilip yatmayı planlamışken duygularıma ve yaşayacaklarıma rehber olmuşsunuz sevgili Karga teyze :) çok güzel bir tatil yazısı çok teşekkürler
Pınar

karga'nın günü dedi ki...

Yazımı beğenmenize çok sevindim! Umarım en az benimki kadar eğlenceli ve hoş bir tatil geçirmenizi dilerim! Sevgiler...