25 Ocak 2024 Perşembe

matematik

 




bugün sabah saatlerinden beri kasvetli bir hava hüküm sürmekte. eli kulağında beklediğimiz yağmur, tam nohut'la günün son ihtiyaç molasına çıkacağımız saatte yağmaya başladı. mecbur çıktık yağmurluklarımızı üstümüze çekip. ıslak ve sessiz sokaklarda dolanırken havanın kokusundan mı yoksa sokakların o terkedilmiş mekanlara has hüznünden midir nedir çocukluğuma dair en net hatırladığım anım aklıma düştü. 

mevsimlerden kış olduğunu çok net hatırlıyorum çünkü hava erkenden kararmıştı. annem, 80'lerde anne olan her kadın gibi güne gitmişti ve ben kardeşimle evde yalnızdım. hava karanlık ve yağmurluydu, kardeşimle paylaştığımız odanın ışıklarını açmadan pencerenin önünde annemin gelişini sabırsızlıkla beklediğimi hatırlıyorum. sabırsızlanışım ertesi gün matematik sınavımın olmasından. ilkokula başladığım günden itibaren, benim "matematiği yapamadığım" bir şehir efsanesi kıvamında, aile meclislerinin ana konularının arasında verilen reklam gibi bütün çocukluğum boyunca konuşuldu durdu. hatta yine çok net hatırladığım başka bir çocukluk anım ise yazları anneannemde kaldığım günlerde o mutfakta yemek pişirirken beni ocağın yanına oturtup, "neşeli matematik" kitabından (oyun oynayan mutlu mutlu çocukların çizildiği bir kapağı vardı; problemleri değil ama kapağı hatırlıyorum) problemler, alıştırmalar çözdürmesi. bir şekilde o problemlerin içinden çıkmadığımı da hatırlıyorum. neyse o gün annem bir türlü gelmek bilmedi. herkesin annesi babası işten evlerine döndü, karanlık ve yağmurdan ıslanmış sokağımız evlerine dönenlerin arabalarının farları ile aydınlandı ama annem görünmedi. odanın penceresinin önündeki koltukta otururken ve evin sessizliğinde daha da net bir şekilde duyuyan kalorifer kazanının tak takları (giriş katında ve kazan dairesinin üstündeydi bizim lojman dairemiz), sanki kalbimin atışını seslendiriyordu. o gün kendimi o kadar yalnız ve çaresiz hissettim ki her kış mevsimi geldiğinde yağmurlu, kasvetli ve sessiz öğleden sonralar bana bu anıyı hatırlatıp durur. annemi ne kadar bekledim, o ne zaman geldi, biz matematik çalıştık mı, ertesi gün sınavım nasıl geçti hiç hatırlamıyorum. oraya dair kayıtlı hiç bir şey yok; sadece o bekleme anı ve yaşadığım sıkıntı çok berrak. 

şimdiki aklım olsa; aile eşrafının bana matematik mobbingi yapmasına hiç izin vermezdim. hep diyorum ya ah ben o havuzu bir dolduran bir de boşaltan muslukların tesisatını anlayabilseydim ve A noktasından B noktasına giden iki arabanın birbirini yakalayabileceği otoyolu bilseydim havuz ve yol problemlerini çözer; bu yaşıma kadar bu problemleri çözemediğim noktada takılı kalmaz ve her şey çok başka olabilirdi.  

2 yorum:

Sadece C. dedi ki...

Şuraya bir <3 bırakayım, özellikle de dün "ama senin anadilin İngilizce, nasıl İngilizce'den 3 alırsın" diye mobladığım kızımın bakışıyla kendime gelmiş oluşumun ardından :) Keşke hayat bir üçgenin iç açılarının toplamı kadar matematiksel olsa, ama değil.... Çok sevgiler!

karga'nın günü dedi ki...

Sevgili C.'cim, klişe bir öğretmen yorumu ekleyeceğim; "not hiçbir şeyin göstergesi değildir". çocuklarımıza notlar ve dersler ile mobbing yapmayalım, yapanları uyaralım. :))) hem seni hem de kızını çok çok öptüm. <3 <3 <3