8 Nisan 2020 Çarşamba

sarı şeytan

Günlerden bir gün adamın biri pazar yerini geziyormuş ve tezgahlardan birinin ardında bir kafesin içinde oturan sarı şeytanı görmüş. Tezgahın başında duran kişiye sarı şeytanın satılık olup olmadığını sormuş. Satıcı önce biraz tereddüt etmiş sonra bir miktar para söylemiş. Parasını aldıktan sonra kafesi teslim etmeden, adama şunları söylemiş. "Bak sarı şeytanı her işe koşabilirsin. Ne dersen ne istersen yapar. Onu sürekli meşgul tutmalısın, ona her zaman yapacak bir görev vermeli ve onu meşgul etmelisin aksi takdirde onu boş bırakır veya herhangi bir iş vermezsen seni mahveder, bunu sakın unutma!" demiş. Adam "peki"demiş. "Onu meşgul etmekten daha kolay ne var." Gerçekten de adam sarı şeytana sürekli yapacak bir iş bulmuş. Tarlada çalıştırmış, ev işlerini yaptırmış, çitleri boyatmış vs vs vs. Günleri sarı şeytanla sessiz, sakin bir şekilde sorunsuz geçmekteymiş. Ancak günün birinde adamın uzak diyarlardan bir dostu köye gelmiş ve adamı sake içmeye davet etmiş. Adam önce bu teklifi nazikçe geri çevirmiş ama dostunun ısrarlarına dayanamayıp, daveti kabul etmiş, birlikte sake içmeye gitmişler. Gitmeden önce de sarı şeytana yine bir takım görevler vermeyi ihmal etmemiş. Tabii bir sake ile kalmamışlar. İki üç dört sake sohbet muhabbet derken derken adamın evi de sarı şeytan da aklından çıkmış gitmiş. Ne zaman ki artık eve dönme zamanı gelmiş, adam bir de ne görsün evi bütün malı mülkü alevler içinde sarı şeytan da bahçede oturuyor. 
Zihnimiz bizim sarı şeytanımız. Onu neyle meşgul ettiğimiz ya da edemediğimiz, onu bizim için en faydalı şekilde kullanıp kullanamadığımız zorlu bir pratik gerektiriyor. Ben bu yolun daha çok başındayım. Uzun bir süredir duyduğum ve bir şekilde ağızlara sakız edilmiş, "anda kal, akışta kal" düşünce biçiminin ne olduğunu ve bununla ilgili bir takım şeyleri öğrenmeye çalışıyorum. Zihni anda tutmak en zoru. Şu anda bile bu satırları yazarken o kadar farklı yerlere farklı zaman dilimlerine gitti,  o kadar farklı kişilerle konuştu ki her seferinde kolundan tutup geri getirmem ve bu satırlara odaklanmasını sağlamam gerekti ama gerçekten çok zor. Ciddi mesai harcamak lazım. Belki corona günlerinin bana hediyesi de bu pratiği geliştirmektir. Kimbilir....



Hiç yorum yok: