İki haftadır ofiste işler azaldı; sınavlar okundu, sonuçlar açıklandı, yaz rehaveti bütün ağırlığı ile üzerimize çöktü. Özel dersler desen uzatmaları daha doğrusu son ittirmeleri oynuyoruz. Veletler, bahar ve aniden bastıran sıcaklar nedeniyle çalışma şevklerini -hiç oldu mu içlerinde bu şevk, o da ayrı konu ya, neyse- balonun ipine takıp gökyüzüne gönderdiler. Kafalar bir karış havada, ders yapasıları yok, ben anlatıyorum, onlar karşımda mayalı ekmek hamuru gibi kabarıp duruyor, şekilden şekile giriyor. Dünkü derste çocuğun o kadar ders yapası yoktu ki, en sonunda yapmamız gereken alıştırmaları yaptırabilmek için "Kim Beşyüz Milyon İster"çilik oynadık (Eğitim öğretim aşkı bu işte! İki kelime daha kulaklarına girsin diye türlü maymunluklar). Zaten muhtemelen haftaya da ders yaparız ondan sonrası "Ayşe Tatilde!".
Şimdi hal böyle olunca, vakit bol ama ben yapacak şey bulamıyorum. Böyle içimde bir boşluk. Sanki "yapmam gereken birşey var ve ben onu yapmıyorum" suçluluğu (arada rüyalarımda da buna benzer birşeyler görüyorum: bir şeyi birine vermişim ve almayı unutmuşum ya da birilerini bir yerlerde bekletiyormuşum. Rüyamda hatırlıyorum bunu ve panikliyorum. Çok net bir hatırlama ve panikleme durumu. Sonra uyanınca "gerçekten böyle birşey var mı?"diye çok düşünüyorum.). Birşeyler yapmam gerekiyor ama ne olduğunu bulamıyorum (Aslında ütü var yapmam gereken belki onun suçluluğudur bu, olabilir, bilemiyorum).
Bir daha işler çokken ve başımı kaşıyacak vakit yokken yapmak istediklerimi yazacağım bir kenara, böylece "Vakit yokken yapmak isteyip de yapamadıklarım" listesi sayesinde aylak zamanlarımda kendimi daha iyi hissedeceğim ve boş vakitlerime nankörlük etmeyeceğim açık (böyle de kendini tedavi edebilen biriyim işte. Aferim bana).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder