Sevgili Blog,
Sana bu satırları ofisten yazıyorum ve önümde bu dönemi gösteren takvim duruyor. Onaltı haftaya bakıp dün akşamdan beri içimden sürekli kendime tekrarladığım olumlamaları aklımdan geçiriyorum. 'Ha gayret, geçip gidecek onaltı haftada, boşver, vakit geçiyor işte!' diyip duruyorum ama içimdeki somurtuk ses, 'eeee nolcek onaltı hafta sonunda ha? Yine yaz sonra yien sonbahar yine bir onaltı hafta!!! En aşağı yirmi yıl, emekli olana kadar böyle!!!!' diye edepsiz çocuklar gibi ayağını vura vura tepiniyor. İçimdeki diğer olumlamacı tip ise, 'evde olunca da sıkılıyorsun, her işte bir hayır var, işim var diye şükret, herşey için şükret. Gün doğmadan neler doğar, belki loto tutar, belki başka birşey olur. Moralini bozma. Şükran ve halleluyah!' diye geyik yapıyor.
Blog'cum, sabredeyim di mi? Zaten herşey üç buçuğa kadar, zaman da akıp gidiyor, hem bu dönem cumalar rahat. Sıkılmayayım, enseyi karartmayayım. Hadi bakalım ya sabır ya selamet, bu günlerde geçer di mi? Sağlık olsun, yeter ki gönüller bir olsun. Bir işim var, çok şükür bin şükür. (burda ciddiyim!!!)
(amma gaz veriyorum kendime, bu dönem her gün böyle gaz vereyim kendime yoksa geçmez günler. Of pof afra tafra)
2 yorum:
Bir an önce bu döneminizin geçmesini diliyorum. Bence sabredin sonuna kadar. Hem belki sıkıntınızı rahatlatacak bir şeyler bulursunuz burada:
Sizin için bir "mim"im var, elbette siz isterseniz?
http://morbaykus.blogspot.com/2013/02/liebster-blog-odululiebster-blog-award.html
Sevgili morbaykuş,vallahi ilk defa biri beni mimledi. Bu yüzden seve seve miminize cevap vereceğim. Sevgiler
Yorum Gönder