20 Aralık 2010 Pazartesi

cumartesi, amirigumi, dostluk vs. vs. vs.

(soldaki üstadım Sndrfknella'nın bilge geyiği sağdaki benim çömez geyik)

Uzun yıllar önce gecenin bir vakti artık  aklıma ne estiyse -şimdi hatırlamıyorum- bakkala gitmek ya da arabadan birşey almak için evden çıkacağım tuttu. Öylesine pijamalarımın üstüne paltomu geçirmiş gayet paspal bir halde apartmandan çıktım ve göz göze geldik. Aaaaa karşımda Sndrfknella. (O zaman ben şimdiki işime yeni başlamışım, ne nedir bilmiyorum, herşey oldukça karmaşık gözükmekte, işyeri çakalı olmamışım gayet toy, ortama alışmaya çalışıyorum. Yani henüz kimseyle enseye tokat kıvamına gelmemişiz. "Öhöm öhöm afiyettesiniz inşallah!" havalarından çalıyorum. Aynı şey Sndrfknella içinde geçerli. O koskoca koordinatör asistanı yani sultanın veziri gibi bir pozisyonda, odasına birşey sormak için girerken ceket düğmesi falan ilikliyorum.) Neyse gecenin bir vakti ööle birden pat diye karşıma çıkınca, "aaaa ne alaka siz burda" gibilerinden bir konuşma geçti aramızda ve o gece anladık onun bana iki apartman uzakta oturduğunu. Sonrası örgü söküğü gibi geldi. Sabahları servise birlikte binerken, aynı koltukta sabahın köründe o dizi bu dizi, o kitap bu kitap konuşup dururken hayatta pek çok ortak noktamız olduğunu keşfettik ve bu ortak noktalar hem bizim dostluğumuzun temel taşları oldu hem de birçok keyifli şey yaşamamıza yol açtı.
İşte bu cumartesi de bu keyifli günlerden biriydi. İkimizin de ne zamandır ilgilendiği Japonların tığdan oyuncak örme sanatı olan amiriguruminin Hamarat Atölyede bir kursu olduğunu öğrenir öğrenmez soluğu burda aldık. Atölyenin sahibi Enhar hanımın yarattığı kendi gibi sıcacık ve sevimli bu güzel atölyede nerdeyse tüm cumartesiyi geçirdik. Tatlı ve çok sabırlı hocamız Duygu sayesinde de amirigurumi bir geyik ve kalp yapmasını öğrendi(ler)k. Ben geyikten sonra pes ettim çünkü örgü ve tığ işlerini gevşek yapamayıp, elimi çok sıktığımdan elime ağrı girdi ve (tamam doğruyu söyleyeyim) bu işe alışkın olmadığımdan bana daral geldi. Bir ara "sana geliyorum Allahım" nidası attığımı hatırlıyorum. Ha bu arada yanlış anlaşılmasın bu amirigurumi işi sıkıcı olduğundan bana darallar gelmedi. Sıkıldım çünkü elim alışkın değil. Yemek yapmak gibi değil ki bu örgü ve tığ işi. Azıcık elin kırık, alışkın olması gerekiyor. Ben de henüz o yok. Hal böyle olunca ikide bir bir örgü ve tığ ustası olan Sndrfknella'yı dürtüp, "üstadım şimdi iki mi batıcam bir mi?" diye sıkıştırıp durdum. O da gözlüklerinin üstünden bilgece bakışlar fırlatıp, "sen bırak ikiyi biri, sök onu sök, çok sıkı olmuş" diyip durdu. Bu arada bizim dört saatte bitiremediğimiz geyiği kendisinin bir saat içinde çıkardığını da açık seçik ifade edeyim.
Ben insanların birbirleriyle tesadüfen ya da öylesine karşılaştığına inanmam. Eğer bir insanla tanıştıysak hele de arkadaş dost olduysak bunun evrenin bir ayarlaması olduğuna, bu kişi(ler) ile kurduğumuz ilişki sayesinde birçok şey öğreneceğimizi / öğreteceğimizi düşünürüm. Arkadaşım Sndrfknella'da benim en kıymetlilerimden biri. Bana tığ, örgü vs. vs. yani Derya Baykal dünyasının güzelliği göstermekle kalmayıp, pek çok konuda farkındalığımın artmasını sağladı. Ama herşeyden önemlisi de hastalıkda sağlıkda, iyi günde kötü günde yanımda olacağını bilmemi sağlayacak dostluğunu verdi. E daha ben ne isteyeyim di mi ama.

(kursun tüm geyikleri toplu halde)

2 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

"Çok güzel geyik yapmışsınız" şeklinde pis bir espri yaparak, ortamı sulandırıp kaçayım hemen!
Sevgiler ikinize de...
:))

Sndrfknella dedi ki...

Gamlıbaykuş'um gözlerimi doldurdun akşam akşam bak :) "İyi ki o akşam birşeyler dürtmüş bizi de o saatte Lazbakkalamca'nın dükkanının önünde karşılaşmışız kadim dostum," dedi bilge geyiğin annesi...


Sıkı sıkı sarılır en kocamanından da öperim kuşum xx