5 Eylül 2010 Pazar

mutlaka ama mutlaka

Ejderha Dövmeli Kız


Son iki haftadır Lisbeth Salander ve Mikael Blomkvist'le yatıp kalkıyorum. Evet okuduysanız anladınız. Önce Ejderha Dövmeli Kız ardından da Ateşle Oynayan Kız'ı iki haftada tuvalet, yatak, ofis, kayıt masası, yemek masası gibi bilumum yerlerde elimden bırakamadan okuyup bitirdim. Herbiri birer tuğla kalınlığında olan bu kitaplar benim şimdiye kadar okuduğum en akıcı, sürükleyici ve zekice yazılmış polisiye romanlar. Yazar Stieg Larsson, bir üçleme olarak düşünmüş bu kitapları. Yazar üçünü de yazıp bitirmiş ancak çok genç yaşta öldüğü için serinin başka kitaplarla devam ettirilmesi ya da Lisbeth gibi orjinal başka bir karakterin yaratılması maalesef artık mümkün değil. Türkiye'de şu anda serinin iki kitabı yayınlanmış bulunmakta ve umarım üçüncüsü de çok yakında basılır. Zira iki haftadır olayların içinde yaşıyormuşcasına kendimi kaybederek okuduğum kitapların ikincisi öyle bir yerde bitti ki üçüncü kitabı sabırsızlıkla bekliyorum (aaaa ne salağım belki Remzi'de üçüncüsünün ingilizcesi vardır,gidip bakmalı).
Kitaplardaki olayları anlatmayacağım merak edenler internetten bu hizmeti alırlar ama bana güvenin gerçekten nefes nefese kalacağınız, elinizden bırakamayacağınız, okurken içinde kaybolacağınız ve şaşkınlıktan "hadi be!" nidaları atacağınız olaylar var. İşin en güzel tarafı ise bütün olayların çok sıkı bir kurgu ile birbirine bağlanması.
Okurken bu kitapların kesin filmi çekilir demiştim ve bugün gazetelerde filmin çekildiğini ve 17 Eylül'de sinemalarda gösterime gireceğini okuyup üstüme bir de fragmanı izleyince daha da bir heyecanlandım. Ancak ben okurken yakışıklı gazeteci Mikael Blomkvist'i George Clooney, Lisbeth'i de kendim olarak hayal ettiğimden midir nedir filmin oyuncularını görünce az buçuk hayal kırıklığına uğradım. O Mikael Blomkvist ne öyle! Patates suratlı. Hiiiiçte yakışıklı değil. Porsük birşey. Aslında kitapta oldukça fit birisinden bahsediliyor. Neyse yine de bu romanları sinemada görmek güzel. Ancak gönül isterdi ki yazar Stieg Larsson'da kitaplarının başarısını görsün filmin kastında yapımcı ve yönetmene fikirler versin. Bilmem belki bir yerlerden bütün bu olan biteni görüyor ve gururla purosunu tüttürüyordur.
Stieg Larsson'un anısına ve sıradan günlerinize heyecan katmak için kitapları mutlaka ama mutlaka alın, her ne kadar George ve ben oynamasak da filmi izleyin.

2 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Genelde çok satan kitaplara ihtiyatla yaklaşırım, çoğunu okumam, okuduklarımdan pek azını beğenmişimdir ama bu "Ejderha Dövmeli Kız"ı o kadar çok kişiden duyup o kadar çok yerde okudum ki (son referans da büyük bir keyifle okuduğum "Keyfe Gezer" kitabıydı, yazar sırf bu kitap yüzünden geçtiği şehre gitmiş)sonunda gidip aldım kitabı. Şimdi orhan Pamuk'un alt katında oturup sıranın ona gelmesini bekliyor. Eh bir referans da senden geldiğine göre Bay Pamuk'u alt kata taşıyıp onu yukarıya alabilirim:))

karga'nın günü dedi ki...

Bence Pamuk amca beklesin biraz. Hem yaz biterken melankolik Pamuk amca yerine heyecanlı bir polisiye daha iyi bir sonbahar başlangıcı olur derim ben! Bakalım lisbeth ile Mikael'i sevecek misiniz!