26 Ekim 2022 Çarşamba
yhn 6 / külkedisi
11 Ekim 2022 Salı
yhn 5 / görücü
mağusa / magosa / famagusta'da yaşamak görücü usulu birisi ile evlenmek gibi. hani falancanın gelecek vaad eden bir oğlu, filanca ailesinin de hamarat kızları vardır ve bilumum akrabayı talükat bu iki genç insanın izdivacını pek münasip görmüşlerdir. türlü allem kallemlerle bu iki genç insanı duruma göre çay bahçesinde ya da pastanede (sanırım şimdi instagram hesapları üzerinden) bir araya getirirler ve işler yolunda giderse, bu iki birbirini pek tanımayan insan en iyi ihtimalle bir ömür poliüretan (ne olduğu ile ilgili en ufak bir bilgim yok; sadece yatak satarken bu kelimeyi çok kullanıyorlar) vücudun şeklini alan ergonomik yataklarında yataş yastıklarına baş koymaya karar verirler. doğru dürüst tanımadığın biri (hoş bir insanı tanımak ne kadar mümkün ki şu hayatta?) ile koskocaman bir ömür geçirmeye niyet etmek oldukça cesaret gerektiren bir şey olsa gerek ama bir o kadar da heyecanlı olabilir çünkü karşında canlı bir puzzle var. her gün neyi neden yaptığını, alışkanlıklarını, neyi neden sevdiğini / sevmediğini, kahveyi nasıl içtiğini, yemek yerken ağzını şapurdadıp şapurdatmadığını, çatalı ön dişlerine çarptırıp çarptırmadığını, çoraplarını veya iç çamaşırını her gün değiştirip değiştirmediğini, hastayken sana bir tabak çorba pişirip pişirmeyeceğini kısacası insani melekelerinin ne kadar gelişip, kadın ya da adam odunluk seviyesinin de ne kadar olduğunu anlamaya, tanımaya çalışacaksın.
magosa'da yaşamak da işte böyle bir şey. kimine göre "ay girne ve lefkoşa'ya göre harika bir yer", kimine göre bir türlü gelişememiş, yazık olmuş bir bölge. bana göre ise yukarda anlattığım gibi görücü usulü ile evlendiğim biri gibi bu şehir. pek içime sinmemiş ama "oldu bir kere işte" diyip kaderin bu gafil hamlesini nasıl göğüsleyeceğini bilemeyip, daha evliliğinin birinci haftası dolmuşken meyhanenin en dip köşesinde en yakın arkadaşı ile demlenen, gamlı yeni gelin gibi hissediyorum. arkadaşım yeni damadın türlü iyi özelliklerini bana anlatıyor ama ben ufuklara bakıp, rakımdan kocaman bir yudum alıyorum. fena değil aslında diye düşünüyorum. hiç beklemediğim anda hoşuma gidecek şeyler yapmış mesela eve geldiğimde akşam yemeği olarak enfes bir gnocchi pişirmiş olan, kalbimi hoplatmayan, az biraz tanıdığım sürprizli görücü usulü koca gibi ummadığın anda ummadığın şeyler çıkartabiliyor bu sıradan şehir. mesela hafta sonu şehir merkezinde (aslında şehir merkezi diye bir yer yok; kısa uzun arası bir cadde var; herkes ve her şey orada) gezerken ara sokakların biri bir gölete ve gölette dikilen flamingolara çıktı. benim gördüğüm tek flamingolar yıllar önce Miami Vice'ın jeneriğindeki flamingolardı. gerçi bunları da biraz uzaktan gördük ama olsun. orda bir flamingo sürüsü var uzakta, onlar Magosa'nın flamingoları. sonuçta puzzle'da keşfedilmeyi bekleyen parçalar var daha. böyle böyle birbirimize alışacağız gibi gözüküyor ilk görüşte aşık olmadığım, görücü usulünden hallice bir şekilde gelip konduğum bu şehire.
6 Ekim 2022 Perşembe
iyi ki
5 Ekim...doğum günüm...
bu vesile ile kendime bir balkon konuşması yazmaya karar verdim. kazanacak bir seçimimiz yoksa doğum günümüz için kendi balkonumuzda kendimize balkon konuşması yaparız nolcak yani. hem herkese ve her şeye teşekkür ediyoruz da niye kendimize bir balkon konuşması ile teşekkür etmeyelim ki?
canım kendim,
öncelikle sana koskoca 46 yıl boyunca her alanda gösterdiğin çaba için teşekkür etmek istiyorum; "çabana sağlık kızım". genellikle topu gelişine vurmak sureti ile gösterdiğin çabalarında her zaman içinden geldiği gibi arka fonda bir plan program gütmeden, "kervan yolda düzülür mantığı" ile çoklukla da kendi kendini "yaparsın sen aslansın, kaplansın, göreyim seni, koçum benim" diye gaza getirip, çabaladığın her neyse, onu gerçekleştirmek için uğraştığın yolun yarısına geldiğinde, tek başına debelenip durduğunu ve kendinden başka güvenecek kimsenin olmadığını farkettiğinde bile devam etmek için gösterdiğin azim ve kararlılık için teşekkürler.
bazen kapkaranlık bir yolda arabanın kısalarını yakarak ilerlediğini hissetmene rağmen inatla, kendi doğru bildiğini yapmak için kendi kendinin sırtını sıvazlayabilmeyi becerebildiğin için teşekkürler.
her düştüğünde kendi kendine elini uzatıp kalkabilmeyi başarabildiğin, dizlerindeki yaralara rağmen "olsun yine de önemli olan yolda devam edebilmek", diyebilecek kararlılığı gösterecek motivasyonu bulabildiğin için teşekkürler.
asıl büyük teşekkür kalbime olsun...
öncelikle sevgili kalbim, aklımın elinden tutup, ona her zaman iyiyi, samimiyeti, dürüstlüğü, sadakati ve dayanışmayı gösterebilmeyi başarabildiğin ve aynı zamanda bir kalp olarak sevdiğin her ne ise onun için her şeyi yapabilecek kadar gözü kara olmayı aklıma öğretebildiğin için teşekkürler.
ancak bu kadar dik duruşa rağmen canım kalbim, hala naif, nazik, hesap kitapsız, olduğun gibi olabildiğin için; aynı zamanda da sonsuz sınırsız sevebilme umudunu ve yeteneğini ne olursa olsun kaybetmeyecek kadar cesur olduğun için ayrıca koskocaman bir teşekkür.
canım kendim, sana sımsıkı sarılırım. iyi ki doğmayı tercih etmişsin yoksa bilumum antin kuntin işler bir müdürden mahrum kalacaktı.