21 Temmuz 2022 Perşembe

enayi


dikkat dikkat bu yazı minik bir sinir krizi yazısıdır. "sinir" ve "kriz" kelimelerini gördüğünüzde panik atağınızda veya göz seğirmelerinizde artış oluyorsa dil altı haplarınızı alıp öyle okumaya başlayın. ben biraz sonra yazacaklarımın sinirini annemden çıkardıktan sonra rahatlayıp, üzerine de bir gün geçmesini bekledim. 

her şey güneşli ama serin rüzgarların estiği güzide ülkemizin güzide tatil beldelerinden birinde güneş altında kemiklerime d vitamini doldururken başladı. güneşi terazide, yükseleni oğlakta, ayı da balıkta olunca bir insanın, biraz planlı bir tip oluyor sanırım. hal böyle olunca dedim ki "tatil bitince hazır vakit de var, ne zamandır şöyle dip bucak temizlik yapamamıştık, dönüşte şöyle foşur foşur bir temizlik yapalım benim S. hanım ile" ve S hanıma benim tatilimin bitimine müsait olup olmadığını sorduğum bir mesaj attım. 

bu temizlik emekçilerini bilmeyenler varsa kendilerini durumu şöyle özetlemek isterim; son yılların trending topic'i "iyi bir temizlikçi nasıl bulunur?". zira temizlikçiler karaborsada. iyi referansı olan bir temizlikçiyi haftalık usulu size gelmesini sağlamak için sıkı bir cv'nizin olması, "hamili kart yakinimdir" yazan bir tanıdık kartvizitinizi geldiklerinde göstermeniz, araya hatırı sayılır sayıda ricacı sokmanız gerekir yoksa değil size gelmeyi kabul etmeleri, telefon görüşmesi bile yapmamaktadırlar. bütün bu gerekli koşulları sağladığınız ve telefon görüşmesi yapabildiğinizde kendinizi Biden'la görüşüp, F16 meselesini bir şekilde halledebilmiş RTE gibi hissetmeniz kaçınılmazdır. hele hele görüşmenin sonunda eğer sizinle çalışmayı kabul ederlerse durumunuz Suud prensinden, milyorluk yatırım sözünü kapmış RTE gibi ağzınız kulaklarınızda telefonun öbür ucunda dikilirsiniz. oldu da size gelmeyi kabul ettiler, sabah kahvaltısı öğle yemeği, sabah kahvesi, öğlen kahvesi her şey dahil pakete utanmasalar ara verdiklerinde palmiye yaprağı ile kendilerinin ferahlatılması, omuzlarına masaj yapılmasını da dahil edebilirler. 

bütün bu yollardan geçmiş bulunmaktaydım ve S. hanım ile mutlu bir beraberliğimiz olduğunu sanmaktaydım. kendisinin yoğun iş temposundan ve iş takviminden "çarşamba" günü için müsaitliğinin bulunup bulunmadığını sorduğum mesajıma iki saatlik bir rötarla şöyle cevap verdi: "olabilir". aslında S. hanım bana diyor ki; "valla cicim hiç bilemem. paşa gönlüm isterse o gün gelirim, istemezse gelmem. ayağını denk al". kendisi ile altı aylık bir teşvik-i mesaimiz olduğu için, bu mesajın mealini anlayabildim. dedim hayırlısı, kader de varsa temizlik, yaptırırız. takdiri ilahi diyip günümüzün gelmesini beklemeye razı oldum. bütün bu mesajlaşmanın arkasından bir üç saat daha geçince, S. hanım'dan telefonuma bir mesaj bombardımanı başladı. şu şekilde:

"ben artık aylıklı iş arıyorum buralarda

sigortamı da ödüyorum ya ayda" (buraya kadar her şey normal; olabilir. hesap kitap yapmıştır, daha karlı geliyordur. kendi tercihi. saygımız sonsuz.)

mesajlar şöyle devam etti:

"artık ev işleri zamlandı

ben sigortamı da ödüyorum ya sigortam da zamlandı

320 yaparsın bana" (vay arkadaş...bu temizlikçilerin nasdaq ile, fed ile çalışan sendikası mı var? dolar kuru artışı gibi sürekli ücretlerinde artış yapıyorlar. kapıyı en az 300 ile açıyorlar ve 450'yi isteyenleri bile var. temiz 8 ila 10 bin tl kesintisiz ellerine geçiyor. hepsinin şehirde oturdukları evleri var ve bir çoğu da köylerinde ev yaptırıyorlar.)

omuriliğim güneşte kızarmıştı ama onbeş günde bir gelinip o da rica minnet sonunda teşrif edilecek bir temizlik işi için 320 tl istendiğini duyunca, sırtımdan sıcak bir şeylerin beyinciğime kadar ışık hızı ile yükseldiğini hissettim. "naaayyynnn bize daha zam yapılmadı. hatta hastane zincirlerine yeni bir hastane halkası ekleyecek olan üniversitemiz sahibi eski belediye başkanının bizden kemer sıkmamızı isteyeceği konuşuluyor kulislerde, ne zammı şimdi bu temizlik işlerine?" diye hayatı ve gelmişi geçmişi sorgulatan bu zam haberini gittim koca bir bardak buzlu su içerek yuttum. 

dedim S. hanıma "tamam tamam, olur, 320 tl senin köpeğin olsun. yeter ki gel evimi foşur foşur temizle". 

bu konuşma 14 temmuz perşembe günü yapıldı. 17 temmuz pazar günü, S. hanım tekrar bir mesaj atarak bana hangi gün geleceğini sordu; çarşamba diye tekrar kendisine hatırlattım. ve beklenen çarşamba dündü. ne oldu bilin bakalım? S. hanım gelmedi. 

"S. hanım yolda mısın?" diye saat 09.45'te attığım mesajıma bir saat altı dakika sonra cevap vererek "ben sana yarın gelecektim. perşembe anlaşmıştık" iddiasını ortaya attı. bunu görünce sinirden felç geçirmedim ya bir daha herhalde zor felç gelir bana. konuşmalarımızın kayıtlarını screenshot şeklinde kendisine iletince, her ne hikmetse Esra Erol'da yufkacıya kaçan kadınların adını soyadını ezbere bilen S. hanım birden çarşamba ile perşembeyi karıştıracak kadar beyni bulanık birine dönüştü. 

böyle üç kağıt, ayak oyunları, kıvırmalar, bir takım garip açıklamalar ya da açıklayamamalar yapılınca bana beynim uyuşuyor. diyorum ki karşımdakilerin görebildiği ama benim göremeyeceğim şekilde alnımda "kullanışlı enayi" yazıyor ki milletin canı birini kullanmak isteyince, birini kandırmak isteyince ya da sırf can sıkıntısından bana böyle ayak bacak oyunları yapıyor. böyle zamanlarda aklımdan çok pis şeyler geçiyor ama o aklımdan geçen naçizane düşünceleri gerçekleştirmeye aşırı ama aşırı üşendiğim için bütün olan biten midemde asit salgısı olarak tezahür ediyor. 

hikayemiz benim sinirden bütün koltukları, halıları ve camları foşur foşur silmemle ve sol kolumu sakatlamamla ve ikinci bir emre kadar bu temizlikçi olayını kapatmamla son buldu. valla örümcekleniriz, bitleniriz ama daha da ben bu eşikten temizlikçi kadın sokmam, benim henüz değil evim, dikili domateslerimden başka dikili bir ağacım yokken, temizlikçi camiasının köydeki evlerinin sponsoru olamam. üzgünüm ama bu sefer bu emekçiler bızımla degıl. 

2 yorum:

Sadece C. dedi ki...

Sakinnn yavaşşş :) Derin nefes.. Değmez canım cicim, değmez. Tatil sonrası insanın en stresli dönemi oluyor. Tatilde yaşananlara odaklanalım biz (fotolar ne güzeldi!)
Buralarda temizlikçi falan yok, değil 350 vallahi 3500 versen yok, olan var elbet ama nasıl bir temizlik anlatayım da ferahla: saatlik geliyor bir defa saati 15 euro, sonra diyor ki cam silmaaaam, halıdır koltuktur silmaaaam, kapılar dolap üstleri içleri mı zaten asla kat'a silmaaaam (silarsam 5 saatte silarım, ekstra da ücret alarım) e duşu küveti ovmaaam. Ne yaparsın peki cancağazım, elektrikli süpürgeyle okşarım evini şööyle bi, viledayla da %30unu silerim, e bir de tuvalete ayıp olmasın diye iki fırça sokup çıkarırım, haydi bana eyvallah. E bunu ben de yaparım diyor insan 3 seferden sonra :)))

karga'nın günü dedi ki...

Sevgili C, buralarda her şeyler bir tuhaf oldu. fiyatlar o kadar uçtu ki artık ne pahalı ne ucuz bilemiyor insan. emek veriyor bu temizlikçi hanımlar ama her şeyin de bir oluru var bence. neyse kendim daha güzel temizliyorum. bedava olunca, kirletirken insanın içi acımıyor en azından. fotoları beğenmene sevindim. çok teşekkürler. sevgiler...