Bu perşembe evlat edinme prosedürlerinin son görüşmesi var saat 10:30'da. Ya herra ya merra (öyle ya da böylenin bizim aile dilinde söylenen şekli) bu iş bir şekilde sonuçlanacak. Çok gergin ve tedirginim. Sanki her şey bu görüşmedeki performansıma bağlıymış gibi bir his var içimde ve (yine içimde) bağdaş kurmuş, bir kenarda oturan küçük uyuz düzenli aralıklarla "sen bu görüşmede batıracaksın, sana niye çocuk versinler ki! batıracaksın işte, ben batıracaksın diyorsam batıracaksın, taaam mı!" diye konuşup duruyor ve onun susturmaya çalıştıkça daha da büyüyor. Kafamı başka şeylerle meşgul edip, onu düşünmemeye çalışıyorum ve şu perşembe gelse de rahatlasam diye gün sayıyorum.
Çok suratsızlar oradakiler yahu! İnsan hiç gergin değilse bile o binaya girince (hadi nerede olduğunu tarif edeyim: Tarlabaşında Radisson Blue'nun karşısında birbirine yapıştırılmış gibi yanyana duran binalardan pembe olanı. Hiç sevimli bir bina değil. Oldukça kasvetli ve karanlık bir yer. Çocuklarla ilgili bir şeyin oldukça sevimsiz bir binada yapılması herhalde tam bizim ülkeye yakışan bir şey). Neyse perşembe sabahı erkenden bu iş hallolacak.
Şimdi bunlar listeye alınıp alınmadığımı da on günde falan söyleyip, benim gibi tez canlı birini bekletmekten çatlatırlar. Eğer listeye girersem eve dönüşte kendime kocaman beyaz çikolatalı bir pasta alıp, suratımı pastaya daldırmak ve bütün pastayı yiyerek kutlama yapmak istiyorum.
2 yorum:
Pelit'in sakallisiysa bana da ayir. Gireceksin biliyorum ben
yarin icin bol sans diliyorum. eminim neseli, muzip, kutsal annelik disinda harika bir annelik oldugunu bilen tatli bir anne olacaksiniz.
sizi epeydir sessizce izleyen bir okurunuz
Sara
Yorum Gönder