Tatilimizin ikinci durağı Ayvalık'tı. Aslında Cunda desem daha doğru olur zira Ayvalık'ın içinden sadece arabayla geçtik Cunda'ya giderken. Biz de herkes gibi Cunda turuna önce balık yemekle başladık. Bay Nihat'a gittik önce. Sadece mezelerini tattık ve yine öyle pek ahım şahım şeylerle karşılaşmadık ne yazık ki. Bildiğimiz normal mezelerdi yediklerimiz. Ardından Taş Kahve'de kahvelerimizi höpürdetirken geleni geçeni kestik.
Tabii yaz gezilerinin olmazsa olmazı dondurma burda da yendi, test edildi onaylandı. Böğürtlenler, bize dondurmayı satan çocuğun ninesinin bahçesindenmiş!!! Bir de soğuk bir espri yaptı sevgiliye. "Abi geçen senede sen burda değil miydin? Gözlüğünden tanıdım bir de yanında sarışın bir abla vardı!" dedi. Artık beni mi denedi yoksa o gün kendini bayat espri konusunda çok mu formda hissediyordu bilemiyorum. ama dondurması fena değildi. Haaa bir de gezinirken Fenerbahçe'nin anlamsız kalecisi Volkan'ı gördük. Sanırsın Hollywood starı. Bir kasıntı bir kasıntı. Ama Allah için isteyen herkesle fotoğraf çektirdi.
Sonra Cunda sokaklarında dolaşırken hayalimdeki pastacıyı buldum. Pastalarına değil ama dükkana bayıldım. Şimdi dürüst olmam lazım sakızlı kurabiyeleri güzeldi, denemek lazım.
Dönüş yolunda tepede gördüğümüz değirmene uğradık. Bu değirmen aslında Agios Yannis kilisesininmiş. Patrik Teodosios zamanında İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi'ne bağlanmış. Ama günümüze sadece şapeli ve değirmeni kalmış. Bir de bu şapelin kitaplığı varmış. 1924 yılında yaşanan zorunlu göç sonrasında zamanla tahri polan bu kilise ve değirmeni, Rahmi Koç restore ettirmiş ve ilerleyen yaşı nedeniyle göz sağlığı bozulan "Göremediğime değil, okuyamadığıma üzülüyorum" diyen emekli Büyükelçi Necdet Kent ve eşi Sevim Kent'in adları verilmiş. Necdet Kent, Muhtar Kent'in babası. Muhtar Kent, babası ölünce kalan kitaplarını bu kitaplığa bağışlamış. Cunda'nın limanına tepeden bakıp enfes bir adalar ve Ayvalık manzarasına karşı şarabınızı yudumlayabileceğiniz sade ama şık bir mekan burası. Tavsiye ederim.
İşte şimdi bana böyle gamsız tasasız bir kedi uykusu
ve böyle terliğimi ayağımın ucunda sallatacak Egeli rehaveti lazım.
3 yorum:
Geçen sene tam da bu vakitler bizde Cundadaydık....Tadı damağımızda ama ben asıl kapıcının kızında takılı kaldım nasıl yani?
Son cümlene kesin katılıyorum ve ben de "yine" ondan istiyorum.
Yetmedi bana tatil!
:))
offf keşke şuan bende buralarda olabilsem o kadar çok ihticaım varki anlatamam.Çok sağol sayende gitmiş kadar oldum
Yorum Gönder