5 Şubat 2016 Cuma

kaza

Yaaa işte Allah sıkılan kulunun yardımına koşarmış. Ne zamandır konusuzluktan buralara uğramaz ve kendi kendime "yazsam yazsam acaba ne yazsam?" diye ortalarda dolanırken; dün sabah kaza yaptım. Taaa daaaa al sana yazmak için bir konu.
Dün sabahın köründe (ama gerçekten körü: sabah 07:30'da) kafamdaki tilkilerin kuyrukları belki biraz deniz görürlerse bir araya gelirler diye düşünüp, sahile gitmek üzere yola çıkmışken ve direksiyon başında bir yandan kafamdaki tilkilerle konuşur bir yandan da radyodaki müziği dinlerken olan oldu; birden arabanın sağ ön tarafında bir araba belirdi ve olanca kararlılığı ile benim geçeceğim tarafta durdu ve ben o arabanın sol ön çamurluğuna bir güzel geçirdim. Her şey o kadar ani oldu ki arabayı görmem, frene basmam, çamurluğa geçirmem herhalde saat tutsak topu topu beş saniye içinde olup bitmiştir. İnsan böyle ani şoklarda kendi olmaktan çıkıyor. Garajdan çıkan ve benim geldiğimi görmeyen kadın sürücü de ben de kendi çapımızda minik şok dalgaları içerisinde arabadan indik ve ikimizin de söylediği tek şey: "eee ne yapacağız şimdi?" oldu. O orta karar yamulmuş sol ön çamurluğuna bakarken, ben sağa sola savrulmuş plaka vs ne varsa toplamaya ve arabaya atmaya başladım ve çok ama çok saçma bir şekilde tek düşündüğüm (niye onu düşündüm bilmiyorum) "ya arabamın amblemi düşmüş ve onu hiç bir yerde bulamıyorum?"du (hayır, porschum falan yok, bildiğin on senelik opel). Benim mantıklı düşünme noktamın bittiği ve şok geçirdiğime kanıt işte bu sorudur. Hayır ne olacak amblem düştüyse, git polisle vs ile uğraş, yerlere ne bakıyorsun di mi ama. Neyse polis çağırdık ama tabii "ne gelcez ya, kendi aranızda halledin" diyerek gelmediler. İkimizinde arabasından tutanak çıkmadı (iki kadın bir olup şöyle adam gibi arabanın üstünde kaza tutanağı yazma sahnesini bile gerçekleştiremedik), telefonlarımızı alıp verdik, gün içerisinde tekrar konuşup akşam tutanağı yazmak için buluşmak üzere dağıldık. Ben de o kadar garip bir suçluluk ve sanırım "hay allahım ya, sabahın köründe olacak şey mi!" hissiyatı vardı ki aslında karşımdaki kötü niyetli birisi olsa o kazayı pek de güzel benim üstüme yıkabilirdi. Her şeyi üstüme almaya o kadar hazırdım.
Neyse bunu da yaşamış ve gereken dersleri de çıkarmış olduk. Sonuç olarak neymiş:

1. Kafada tilkilerle araba kullanılmıyormuş (kaza olunca hepsi çil yavrusu gibi dağıldı, ancak öğlene doğru yeniden ortaya çıktılar. Tabii kazadan dolayı başka tilkiler kafayı doldurduğundan ancak ortalık yatışınca, eskiler kendini gösterebildi.)

2. Kazadan hemen sonra panik, şok ve titreyen el ayak sendromundan çabuk kurtulmak lazım, zira o kilitlenme duygusu insana hiç bir şey yaptırmıyor. Misal düştü sandığım arabamın amblemi sapa sağlam yerinde duruyormuş ve yola saçılan ve benim toplayıp arabaya attığım parçaların hiçbiri benim arabaya ait değilmiş. Panik geçici körlüğe ve akıl tutulmasına neden oluyor; kesin bilgi.

3. Arabada tutanak vs. her şey olmalı. Bak dünya hali gün gelir lazım olur.

4. Bir daha aklından geçene dikkat etmek lazım çünkü sabah çantamı alırken aklımdan aynen şöyle geçti:"yaw şu ruhsat nerede, bir kaza maza olur, diğer çantada kalmasın." Salak kafa lotodan para çıkmasını isteseydim ya.

Hiç yorum yok: