1 Mart 2012 Perşembe

mart bir

Bugün takvimler martın birini gösterirken, bu sene kışın kışlığını göstermeye kararlı olduğu iyiden iyiye anlaşıldı. "Küresel ısınma var", "her yer çöl olacak", "365 gün yaz havası yaşanacak" felan gibi bilumum sözlerle felaket tellallığı yapanlara nah yaparcasına, tepemize "alın size kar" misali ara ara konfeti kabilinden kar tanelerini attırıveriliyor. İyi güzel yağsın yağmasına da, bu durum insan beyninde her sabah az biraz "acaba bugün kar yağdı mı? taksi mi yoksa araba mı?" gibi sorular eşliğinde ani stress topları oluşturmuyor değil. Mesela bu sabah uyanıp da pencereden dışarı bakınca gördüğüm karlı manzara karşısında uykulu pörtlek gözlerim bir anda açılıverdi. Kısa bir "bugün ne geysem?" düşünce silsilesinin ardından kendi kendime "taksi mi araba mı?" papatya falını oynadıktan sonra dedim ki "kızım karga, sen bugüne bugün ileri sürüş tekniklerini bilen bir kargasın, yürü be koçum, atla arabaya gidelim, hem bugün yarım gün" diyerek düştüm yollara da yolun yarısında tepemden aşağı boca edilen kar tanelerini ambalaj köpüğü kıvamından Uludağ karı seviyesine gelip çok kısa bir sürede her yeri doldurmaya başlayınca biraz yusuflamadım değil. Ama içimde yaşayan "yiğitliğe bok sürdürmem uleynn Kadir ağbi" sayesinde, çok şükür hedefe vardım.  Şimdi ofiste ben bu satırları attırırken hava yükselmiş, hayatın genel dengesizliği havaya da bulaşmış halde. Sanırım öğlene güneş açacak. Bir günde dört mevsimi yaşamak dedikleri bu mu acep?

Hiç yorum yok: