22 Aralık 2023 Cuma

sana

 bu yazı sana...

en son bir sene önce bu zamanlar haberleştik...kahve ısmarlayayım dedim gelmedin sonra da artık ne olduysa bir daha senden haber almadım. aaaaa dur dur aylar sonra bana çok kısa bir mesaj gönderdin ama o mesaj o kadar sen değildin ki ben senden geldiğine inanmadım. ondan sonra da yok oldun zaten. bu kadar zaman bir şekilde haber alamayınca, "biz küstük herhalde; bir şey oldu ve küstük ama benim ne olduğundan haberim yok" diye düşündüm. hatta kendi kendime söz verdim asla ona yazmayacaksın diye ama bugün yazmaya karar verdim çünkü bugün hayatımda önemli yeri olan birini toprağa verdim ve caminin avlusunda nedense hep seni düşündüm. 

arkadaşım aniden pat diye gidiverdi. hiç aklıma gelmezdi böyle gidivereceği; o kadar hayat dolu, gülmesini, gezmesini insanlarla birlikte olmasını seven biriydi ki onunla ilgili herşeyi düşünmüştüm ama öleceğini hiç aklıma getirmemiştim. babası hastaydı ve son bir kaç senedir onunla ilgileniyordu. bu yüzden birlikte gitmeyi planladığımız kars gezisini habire erteliyorduk. geçen gün "seneye kesin gideriz artık bir şekilde; yılbaşından sonra görmeye gideyim de konuşalım bu işi diye düşündüm ama artık hepsi koskoca bir hiçliğin içinde onunla birlikte kayboldu. 

ben hayatımdan insanların gelip geçmesini, ölüp de ortadan kaybolmalarını bir türlü kabullenemiyorum..çok rahat kabulleniyormuş gibi görünmeme rağmen hala bir yerlerden çıkıp gelecekleri ümitle bekliyorum. mesela bazen yolda yürürken adamın birini babama benzetiyorum tıpkı ölümünden çok kısa bir süre sonra bir kaç metre ötemde yürüyen aynı babamın boylarında, onun vücut yapısında ve aynı onun montunun renginde mont giyen adamı babam sanıp neredeyse yanına koşup, kolundan tutup "e işte ölmemişsin; niye bizi üzdün ki böyle" diyecek olmam gibi bir yerlerde onları görüp kollarına yapışacakmışım gibi geliyor. 

hayatta olup da sebepli ya da sebepsiz hayatımdan çıkıp gidenleri de kabul edemiyorum. niye ki? ne oldu da şimdi ben onu göremeyeceğim? diye düşünmekten bir türlü kurtulamıyorum. 

buraya kadar okuyabildiysen belki de dedin ki iyi de bunların benimle ilgisi ne? 

ben bilmek istiyorum. bu yok oluşa neyin, neden sebep olduğunu bilmek istiyorum. belki de öldün kaldın da yok oldun hayatımdan onu bile bilmiyorum. ama ölüp kalmadıysan niye yok olmayı tercih ettiğini bilmeyi hak ettiğimi düşünüyorum. ne oldu da seninle oturup saatlerce konuşabilmekten mahrum kaldığımı bilmek istiyorum. hayatın çok kısa ve sağ gösterip sol vuran bir şey olduğuna bu son olayla kimbilir kaçıncı kez şahit olmuşken, merak ettiklerimi öğrenmeden gitmek istemiyorum. kafamda soru işaretleri kalsın istemiyorum. bana bir şekilde çok detaylı bir açıklama borcun olduğunu düşünüyorum. belki mektubunu noel babanın çuvalına koyar gönderirsin. bekliyorum. 

3 yorum:

Sadece C. dedi ki...

Ben de senin gibiyim sevgili Karga, hiç sevmem aniden ve bir neden göstermeden yokolanları, yok olmaları.. Hem üzülürüm hem kızarım. Benim için bunun kökenleri çok küçüklüğüme dayanıyor, bir terk edilme hikayesine, belki senin için de öyledir belki de değildir. Bunu keşfetmek de bir işe yaramadı, sonuçta tamir edemedim kendimi :) En komiği de "amaaan bırak giderse gitsin"ciler, ne kadar rahat ve umursamazlar ama biliyor musun, bence insan olmak bu gidişleri kabullenememekle ilişkili, yani gelen gelsin giden gitsin'ci olabileceksek, ilişkilerin ne anlamı var yahu? :) Bilemiyorum, bence biz böyle iyiyiz, değişmeyelim. Ama bir zahmet de iç halkamıza aldığımız insanlar orada hep kalsın değil mi, evet evet! Arkadaşına geri kavuşman dileğimle..

karga'nın günü dedi ki...

Sevgili C., neden bilmiyorum hayatıma giren insanlara hep çok önem verdim. kıllarına zarar gelsin istemedim. ha bunu gösterebildim mi sanmam. çok sevip de gösteremeyenlerdenim ben. babam gibi. ben bu kadar kıymet verip ölüp biterken sevdiklerime, benden en ufak dürüstçe bir açıklama yapma lütfunu bile esirgemeleri kalbimi çok kırıyor. sanırım bu arkadaşımı sonsuza kadar kaybettim çünkü beni sildiği gibi blogumu da silmiş muhtemelen. yazıyı okumadığı için bir cevap yazmadı. kısmet.

Adsız dedi ki...

Sevgili Karga,
Aslında kabul edebilmek lazım gidenleri. Bir tek biz varız. Limanlarda birileri inip biniyor. Dün gece çok güzel bir film izledim. Başka Hayatlar/Past Lives. Orada bir cümle geçti:" "Birşeylerden vazgeçmediğin sürece birşey kazanamazsın."
Birilerinden vazgeçmedikçe yeni birilerinin hayatımıza katabileceklerinden yoksun kalırız. Buna çok sevdiğimiz ve ölümle kaybettiğimiz yakınlarımız dahil değil tabi. Ben de babamı kaybettim. 2 yıl oldu. Unutamıyorum acı azalmıyor özlem azalmıyor. sadece o özlem ve kedere alışıyoruz belki. Ama irkaç yıl sonra yüzünü bile hatırlayamayacağımız bir sürü insan hayatımıza girip çıkıyor öyle de olmalı. Takılıp kalmammalı kendi yolumuza devam etmeliyiz diye düşünüyorum.
Sevgiyle kalın.
Aylin.