Kaç gündür yazacağım ama akşam eve gidince bilgisayar başına oturmak gelmiyor içimden. Birkaç gündür böyle. Sanırım insülin seviyesi düşük bölüm başkanına duyduğum tiksintinin bir yansıması bu. Bilgisayar başında oturunca içim kalkıyor zira hayatımın hiçbir döneminde hiçbir günüm bu aralar olduğu gibi bilgisayar başında oturarak geçmedi. Neyse herşeyin bir sonu var bu günlerde geçer.
Konumuz zalim bölüm başkanı değil aslında da istemeden dahil oluyor işte. Asıl yazmak istediğim salı akşamı oynanan Beşiktaş-Kasımpaşa maçı. Hayatımda ilk defa bir futbol maçını staddan izledim. Bizim ofisten S. ile S. benim staddan maç izleme sevdamı bildikleri için kaç ay öncesinden "hadi 12'sindeki maça gidelim" dediler. Tabii ben de atladım, kaçar mı?
Salı günü okuldan hep beraber (S., S., Sndrfknella ve ben) çıktık. Arabayı Kadıköy'de iskeleye bırakıp vapurla Beşiktaş'a geçtik. Ne zamandır vapura binmemiştim. Ne kadar güzel olmuş bu yeni vapurlar. Her taraf pırıl pırıl, geniş geniş koltuklar. Hepsi de en kısa zamanda kendilerini yırtacak, üzerlerine "A kalp B" ya da "FB aşkı bitmez" gibi cümleler karalayacak veya anahtarla ölümsüz aşklarını vapurun bilumum yerlerine kazıyacak zat-ı muhteremleri bekliyor. Fırsat bu fırsat daha kirlenmeden bozulmadan temiz temiz binmeli vapurlara.
Beşiktaş'a geçince balık pazarında Turgut'un Yeri'nde balığımızı yedik, sohbet edip demlendik. Turgut'un yeri tam bir Beşiktaş'lı yeri. Lokantanın duvarları Beşiktaş'ın tarihini anlatıyor. Bütün duvarlar, yazılarla, gelmiş geçmiş bütün Beşiktaş'lı futbolcuların ve bu lokantaya gelmiş bütün ünlü simaların resimleri ile dolu. Fotoğrafların tamamına bakmaya kalkarsanız sabaha kadar çıkamazsınız ordan. Gelen yemekler lezzetli, fatura ise makuldu. Yediğimiz içtiğimiz içimize oturmadı. Neşeli neşeli maçı izlemek için stada doğru yürüdük.
Maçın hafta içine denk gelmesi ve sanırım Beşiktaşlıların "nasıl olsa bu maçı alırız" tribine kapılmalarından olsa gerek stad yolu pek kalabalık değildi. Sallana sallana yürüdük. Stad girişinde bildik prosedürleri uyguluyorlar; kadın polis sizi arıyor vs. Hatta beni arayan kadın polis, paltomun şişkin cebini görünce birden heyecanlanıp, isterik bir şekilde "Bu ne bu ne?" diye sordu. "Bere bombası" demek geldi içimde ama ne olur ne olmaz kim vurduya gideriz diye "Bereeee" diyerek onun bütün "hah olay var" hevesini kursağında bıraktım. İkinci aramadan sonra nihayet stada girebildik.
Stad havası bir başka gerçekten. İnsanın içi heyecandan pır pır ediyor, hemen havaya giriyorsunuz. Islak çimenin kokusu sizi sahaya çağırıyor, hemen aşağıya inip bir iki top çevirmek geliyor içinizden. Maç saatine yakın ısınmak için sahaya çıkan futbolcuları görünce ne kadar gerçek olduklarını anlıyorsunuz. Televizyonda izlerken bana gerçek insanlarmış gibi gelmezlerdi. Sanal karakterlermiş, oraya çıkmışlar bir topun peşinde koşup duruyorlarmış gibi gelirdi ama stadda onları görünce ne kadar gerçek olduklarını, bir adımla onlara dokunabileceğinizi anlıyorsunuz.
Sonunda Çarşı yerini aldı, tezahüratlar eşliğinde maç başladı. Beşiktaş'ın daha ısınırken verdikleri "ya bizim bugün pek oynayasımız yok" havasını alan Kasımpaşa, 7. dakkada golü bizim şaşkın bakışlarımız arasında çaktı Beşiktaş filesine. Tezahüratlarda taraftarın kızgınlığını yansıttı.
"Ne zaman şampiyonluk diye bağırsak kursağımızda kalıyor, söylesene bize hoca takım niye oynamıyor?"(benim favorim buydu)
"Kalbimin orta yerinde büyük bir yangın var"
Daha sonra maçın 26.dakikasında Moritz'e yan hakem kararı ile penaltı verilince, olay tümden çığrından çıktı. "Kırmızı cübbeli i......, annene söyle 12-1 arası sizdeyim", "ana....s....", "gelsene buraya kırmızı cübbeli" (hakemlerin forması kırmızı). Sonuç 3-1'e doğru ilerleyip Beşiktaş taraftarlarının artık iyiden iyiye galibiyet umudu kalmayınca bilumum "ana....s...."li özlü sözü daha çok duyar olduk. Arkamızdaki yaşını başını almış amca bütün hakemlerin ve futbolcuların hanım akrabalarını bitirip hızını alamadı ve ecdatlarına kadar uzandı; "ecdadınızı s...."
Sonuç, çok eğlendim. Evet geniş olan küfür hazinem daha da arttı. Aklı başında gibi gözüken beylerimizin içinden çıkan futbol canavarlarını da görmüş oldum. Bozuldum mu hayır. Sonuçta bence bu da bir deşarj olma yolu. Evet yan hakeme üzüldüm, bu kadar lafı hakedecek birşey yapmadı sadece o penaltı değildi. Heyecandan iyi göremedi işte ama onu da soğukkanlılığından dolayı kutlamak gerek, o kadar lafa kılını bile kıpırdatmadı.
Seneye kombineler ne zaman çıkar acaba hemen alıcam.
Ben Beşiktaşlı mıyım? Hayır ben morun asaletine gönül veren aslanlardanım.
3 yorum:
Bişey sorcaaam.Koca aslan şu minicik kanarya ile neden başa çıkamaz acep???..:))
Çünkü Aslan bu zevki Kartal'a hediye eder de ondan ;)
Kartal'da maskara olur sonra.Gariban kartal(ben karga diyom ona)kupadan elenmiş de.. :))
Yorum Gönder