Eskiden küçücük bir kız çocuğu iken günler, aylar, haftalar geçmek bilmezdi. Yaz tatili o kadar uzun gelirdi ki okulu özler, evin içinde sıkılırdım ya da yaşgünüm bir türlü gelmek bilmezdi. Oysa şimdi bir bakıyorum pazartesi sonra hop cuma olmuş. Artık dört gözle beklediğim yaz tatilleri kuş kadar olmuş, göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor. Zaman koşturuyor... ben aynaya bakıyorum hala aynı ben. Bu işte bir tuhaflık var. Artık zamanın geçtiğini, hem de pek fena geçtiğini aynalardan değil de evlenen arkadaşlarımın çoluk çocuğa hatta birden fazla çocuğa karışmasından veya daha kısa bir süre önce ( bana öyle gelen kısa bir süre önce ) kucağıma aldığım kırmızı suratlı minik bebişin okula başlamasını gördüğümde anlayabiliyorum.
Hayat bir yerlerde devam ediyor ve ben pek fena dışında kalmış hissediyorum kendimi. Koskoca 32 sene de ne yaptım diye bakınca koskoca bir "HİÇ" kafamın içinde yanıp sönüyor. Ama çabaladıkça daha da derine batıyormuşum gibi geliyor. Büyümek buysa, hayat buysa ben korktum bundan.
1 yorum:
sadece bşka birilerinin yyazdığı "kural"lar nedeni ile yürüdüğün yolun "hiç" ile dolu olması senden kaynaklanmıyor bence...
kendi uzayızda bile kendimize haksızlık ediyorsak, rahatsızlık kaynağını başka yerde aramalıyız...
sadece hatırla: kaşık diye bişi yok...
Yorum Gönder