11 Ekim 2009 Pazar

bugün süper baykuş olmak istedim


Bugün bütün süper kahramanların gücü bende olsun istedim.

Mesela, bütün canlıların dilinden konuşabilme gücüm olsaydı, kedi oğlum Misket'e hergün hergün ıslak mama yerse çok yakında obez olacağını ve böbreklerinin iflas edeceğini ve bunun da beni inanılmaz üzeceğini söyler, bir de acıklı miyavlamalarının beni çok ama çok üzdüğünü dilimin döndüğünce anlatırdım. Ayrıca kedi kızım Kara'ya da aşıya gitmekten korkmamasını, aşının faideli birşey olduğunu ve veteriner Hande abla'nın elinin çok hafif olduğunu ve her aşı döneminde evin içinde deli danalar gibi koşturmamızın anlamsız olduğunu söylerdim.

Sonracıma, eğer insanları bir dokunuşumla iyileştirebilme gücüm olsaydı, evimin hemen karşısındaki kuaför dükkanının sahibi kadını iyileştirir ve sağlık nedeni ile dükkanını kapatmasını engeller, böylece benim istediğim gibi saç yapan kuaförüm Tuna ve ellerimi yola sokan manikürcüm Fatoş başka yerlerde çalışmak zorunda kalmazlar, mutlu mesut yaşayıp giderdik.

Ayrıca, bir dokunuşla insanlara bol bilgi ihsan edebilseydim, bu haftasonu okuduğum quiz kağıtlarının sahibi sevgili öğrencilerime bir dokunuşla İngilizce öğretir, beni çileden çıkarmalarını engeller, onların hüzünlü ve çaresiz bakışlarla benim karşımda oturmamalarını sağlar hatta ve hatta ağızlarını açtıklarında Mr.& Mrs. Brown gibi İngilizce konuştururdum.

Eğer her okuduğunu hemen kapan, öğrenen biri olsaydım, aşçılık ve yeme içme olayı ile ilgili bütün bilgileri bir çırpıda öğrenir ve iyi bir yerde aşçı olarak çalışır ya da kendi dükkanımı açar, her sabah yataktan söylenerek kalkmaz ve oflayarak işime gitmez, rüya gibi bir dükkan ve iş sahibi olurdum.

Bir de insanların zihinlerini okuyabilseydim, en iyi arkadaşım hatta hatta dostum diye düşündüğün kişinin niye doğum günümü yarım yamalak bir telefonla geçiştirdiğini, beş dakikasını bile ayırarak beni görmeye gelmemesini hadi doğum günümü falan geçtim, şu sıkıntılı ve oldukça üzgün geçen bir ayda sanki başıma sıradan bir olay gelmiş gibi beni sadece bir kere yasak savar gibi ziyaret etmesini, sonra ne arayıp ne sormamasını, bir insanın dostunu yanında görmek isteyeceği şu günlerde, onun yanımda olmamasının nasıl bir dostluk ve arkadaşlık anlayışı olduğunu anlayabilirdim. Belki de arkadaşım ve dostum sandıklarımın aslında hiçte öyle olmadıklarını okurum zihinlerinden kimbilir?

Hadi bu kadar süper gücüm olmuşken bari zamanı da değiştirebileyim de, dünyayı daha akıllı, doğasever, savaş karşıtı, eşitlikçi, adaletçi, hayvan dostu insanların yönetebildiği, hiçbir kazmanın, kıronun, akılsızın, bencilin, vahşinin, aptalın, insafsızın, vicdansızın, hayvan düşmanının olmadığı, kaynaklarının tükenmediği, yemyeşil bir dünyaya dönüştüreyim.


Ben bugün imkansızı istedim di mi?

7 yorum:

zafer dedi ki...

:))...No comment

sevimm.. dedi ki...

Cirkinliklerin, tatsizliklarin olmadigi yerde güzellikleri, sevimlilikleri göremiyoruz maalesef..

dedikleriniz, istedikleriniz cok mantikli olsalar da evet imkansizi istemissiniz ama olsun isteyebilmek ve inanmak bir erdemdir varsin imkansiz olsun..

o dostunuzu da bosverin belki de onunda bir derdi vardir, ama size diyemiyordur, iyi ki dogmussunuz siz o olsada olmasada yaniniz da:)... bunaldiginiz anlarda mutlaka boslugu dolduracak birileri vardir bi farkedin etrafiniza bakip :)

karga'nın günü dedi ki...

Sevim hanım,eğer dostumun bir derdi varda bana söylemiyorsa eğer zaten biz hiç dost olmamışız. O zaman dediğiniz gibi onu bırakmak, onu boşvermek gerekir. Yanımda yöremde başka dostum arkadaşım da var ama gerçekten değer verdiğiniz birinin bunu yapması çok acı.

zafer dedi ki...

Küçük bir hata seziyorum "dağ dağa küsmüş,haberi olmamış"demişler de iyi demişler :))..Eğer dost ihmalkâr gözüküyorsa diğer dost (Gamlı ve de namlıbayankuş) açık açık "hay'rola ne var ne oluyor,arkadaşım" deyip dosta bir sıkıntısı olup olmadığını sormalı ve araya "valla beni ihmalinden bir sıkıntın var düşüncesine kapıldım da sana koştum ey sevgili dostum" diyebilmeli.Kendince anlamlar yükleyip dağa taşa sitem yerine "dost dosta pervasız olmalı, sormalı; dost dosta PERVANE OLMALI".. :)

Aselban dedi ki...

O dost ben olabilir miyim acaba? Zira kelimesi kelimesine yazıda anlatılan hıyarlıkları bizzat ben kendim olarak yaptım. Yazıda bahsedilen ben değilsem, bu sefer de "bütün bu hıyarlıkları yapmış olmama rağmen gamlı baykuşum niye bana kırılmamış" diye düşünüp üzüleceğim. Yok eğer bu hıyar gerçekten de bensem -madem ki konu kamusallık kazandı- yorumcular huzurunda bir iki kelam etmek isterim.
Gamlı baykuşum,
Ciddi bir sağlık sorunu yaşıyorum, son bir ayımın neredeyse her günü hastanede geçiyor. Evimde kalamadığım zamanlar oluyor, en fazla iki günde bir sabahın köründe kontrole gidiyorum. Kontroller sonrası derse girip hiç bir şey yokmuş gibi neşeli görünmeye çalışıyorum. Evi, işi ve hastaneyi bir arada idare etmeye uğraşıyorum. Tam "her şey iyi olacak" derken olumsuz gelişmeler olunca duygusal olarak çöküp 48 saat aralıksız ağladığım oluyor. Düşünmekten ve kurmaktan geceleri uyuyamıyorum. Kendime iğne yapmaktan delik deşik oldum. Aldığım ilaçların yan etkisiyle en ufak bir gerilim yaşadığım anda ağlamaya başlıyorum. Sonra birden durum iyiye gitmeye başlayınca "boşu boşuna üzülmüşüm" deyip, bu sefer de boşu boşuna üzüldüğüme ağlıyorum. Nitekim şu anda da salya sümük vaziyetteyim. Senin çok büyük bir üzüntü yaşadığını biliyorum ama bu durumu ve başka detayları anlatıp seni daha da üzmek istemedim. Maalesef ki üzüntüler üst üste gelince kendi üzüntümde boğulup seninkini ihmal ettim. Doğum gününde sana gelemezdim çünkü ilaçlara o gün başlamıştım ve gün boyu kusmaktan helak olmuştum.
Son durumu soracak olursan herşey iyiye gidiyor gibi, çok fazla umutlanmak istemesem de moralimi yüksek tutmaya çalışıyorum.
“Eğer dostumun bir derdi var da bana söylemiyorsa zaten biz hiç dost olmamışız” diye yazmışsın, bence yanılmışsın. “O zaman onu bırakmak, onu boşvermek gerekir” demişsin, bence sen beni bırakmazsın.
Uzun lafın kısası, bu akşam hastaneden sonra kahve içer miyiz?

karga'nın günü dedi ki...

Zafer bey sizi dinledim,onu aradım.Bakın aşağıda karşılıklı iç döküşlerimiz.

karga'nın günü dedi ki...

Aselban'cım,evet bu dostum sensin. Bu kadar sesinin çıkmamasından birşeyler olduğundan kuşkulanıyordum da bu kadar yoğun şeyler yaşadığından doğal olarak haberim olmadı. Ama konu çok özel olduğundan ve belki kendini anlatmak için hazır hissetmezsin diye, şüphelerime rağmen aramadım. Beni böyle şeylerle üzmemek için aramamış olmana, bu kadar ince düşünceli olduğun için teşekkür etmekten başka birşey diyemem. Keşke arasaydın,keşke seninle o hastane odalarında beraber kalsaydık,keşke telefon açıp ben kötüyüm diye bana telefonda ağlasaydın. Evet ben çok acı birşey yaşadım ama bu acıyı ben kendi içimde yaşıyorum.Dostumun bu sıkıntılı zamanlarında tabii ki onun yanında olurum,onunla hastane odalarında da kalırım, paspasta da yatarım. Neyse bu akşam kahve içerken de daha uzun uzun konuşuruz. Daha fazla kamuyu kendi meselemizle meşgul etmeyelim.Son birşey daha yazayım tüm cümle alem duysun.Sen hayatımda benim için önemli üç beş insandan birisin ve ben hepiniz için herşeyi yaparım iki elim kanda olsa da.