8 Eylül 2015 Salı

gerçekler






Özdemir Asaf; "İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri? Yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?" demiş.
Şu anda tek derdimin evin önünden geçecek pamuk helvacının geç kalması, yeni okul ayakkabımın ayağımı sıkması ya da bisikletim olmadığı için olan arkadaşlarım bisikletlerine binerken benim onların yanlarında koşmama annemin kızmasına bozulmam olmasını isterdim. Amma ve lakin büyüdükçe insanoğlu gördüğü ve farkına vardığı gerçeklerin ağırlığı ile eğilip bükülüyor. Son zamanlarda gerek televizyonlarda gerek sosyal medyada okuduğumuz haberler, gördüklerimiz, duyduklarımız karşısında yüreklerimizi sanki biri aldı sıkıyor da sıkıyor. Acıdan nefesimiz kesilmiş halde bekliyoruz; belki ölmeyi belki de son bir gayret silkinip o yüreğimizi sıkan el(ler)den kurtulmayı.
İçimde her gün hep kendime hatırlattığım, "her şeyin bir gün güzel olacağı" umudu da kalmadı artık bende. Böyle düşünmek salak bir saflıktan başka bir şeymiş gibi gelmiyor.

Oktay Rıfat'ın yazdığı gibi;

"Gökyüzü,
üç beş bulut,
akşam garipliği...
Başka nemiz kaldı ki şu yalan dünyada?"

Hiç yorum yok: