17 Eylül 2015 Perşembe

bin nasihat yerine

Bir musibet bin nasihat yerine geçermiş derler ya hani şu her şeyi pek bilip ön görmüş atalarımız; ben de şimdi açıklamayacağım o gizemli işim için bu aralar koşturup dururken hayatımda hiç görmediğim yerlerde hiç yapmadığım şeyleri yapmaktayım. Laf aramızda halka indim; görgüm bilgim arttı.
Yıllardır hastanesi olan özel bir kurumda çalıştığımdan ve ne zaman hastanelik bir işim olsa bizim hastaneye gitmeyi tercih ettiğimden devlet hastanelerindeki prosedürü hiç bilmiyordum. Yani devlet hastanelerinde bizdeki gibi telefon et randevunu al, saatinde gel, tahlini yaptır paranı öde çık git olayı olmadığını, olay sıralamasının oldukça çetrefilli ve sağlam insanı hasta edebilecek kadar meşakatli olduğunu tek seferde öğrendim. (e bir aferim alırım burda!!)
Devlet hastanesinde hastalığınıza çare bulmak için önce internetten ya da telefonla randevu almanız gerek. Buraya kadar sorun yok. Zaten randevusuz giderseniz "yandım allah, öldüm bittim!!" deseniz de size dönüp bakmıyorlar; "randevulu öleceksin kardeşim" mantığı hakim genelde. Randevunuzu aldınız di mi sonra randevu saatinde belirtilen poliklinikde ya da binada olup sıranızı ve doktorun sizi muayene etmek için keyfinin gelmesini bekliyorsunuz. Buraya kadar olan levelları sorunsuz hallettiyseniz aferim size. Gelelim işin en değişik kısmına. Kan verme!!! öyle istediğin zaman istediğin şekilde kan vermek yooohhhh!! Önce doktoruna kan tahlili yazdıracaksın, sonra kan verilen binayı bulacaksın (bunların hepsi sabah saat 8 ile 10 arasında olmalı) randevu kağıdınla gideceksin ki barkodu okutsunlar sonra da bilgisayarda çıkan numaranı tüplere bassınlar ama bunu yapabilmek için barkod okutma makinasının önündeki barkod okutucu adama (evet böyle bir kadro açmışlar galiba, barkod okutucu adam!! Yaw biz milletçe saf mıyız salak mıyız? Elindeki fişin altındaki barkodu makinanın kırmızı ışığına tutacaksın sonrasında zaten seni bilgilendiriyorlar. Ama yooohhh, illa biri orada dikilecek, elinizdeki fişleri toplayacak, tek tek barkodları sanki atomu parçalara ayırıyormuşcasına afilli bir şekilde okutacak, bir yandan da millete laf yetiştirecek. Siz de bir kenarda kasılıp kalacaksınız; aslında çok basit bir şey için yirmi dakikanızın nasıl harcandığına bakıp)ulaşmanız lazım çünkü sizden önce gelenler resmen saldırıyorlar barkod okuyucuya.  Herkesin işi acele, panik içinde herkes. Neyse tüpünüze kavuştunuz değil mi? Sonra içeri gidip, kanınızı veriyorsunuz. Allah için çok iyi kan alıyor hemşireler. Daha ne nasıl demeden kanınız alınıyor.
Devlet hastanesindeki kan verme işimi hallettikten sonra Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine de gitmem gerekiyordu. Çam ağaçlarının arasında sessiz sakin o kadar güzel bir hastane ki burası, insan arada delirip burada kalmayı bile düşünebiliyor. Burada da bazı testler yaptırmam lazımdı. Gittiğimde uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığımı öğrenmek için yapılan testi verebildim ki hayatımda hiç böyle bir idrar testi vermemiştim. Sizi amatemde tuvaletimsi bir yere sokuyorlar bayan bir görevli ile birlikte ve o bayan siz idrarınızı yaparken sizi seyrediyor. Bu işin böyle olduğunu bilmeyen ben; benden önce içeride olan delikanlının çıkmasını bekledikten sonra içeri girmek için hamle yaptığımda içerideki görevli bey; "Olmaz size şimdi bir bayan görevli bulacağım!" dedi. Tabii olayın ne olduğundan habersiz ben; "nolcak ya siz durun!" deme gafletinde bulununca görevli beyin niye bıyık altından gevrek gevrek güldüğüne anlam veremeden, kapının önünde görevli bayanın gelmesini bekledim. Bayan gelince birlikte içeri girdik bir baktım her şey aleni. "Nasıl yani? Şimdi siz ben işimi görürken beni mi seyredeceksiniz?" diye sorunca umursamaz bir "Evet!" yanıtı aldım. "Ama bu çok saçma!" dediğimde "Hanfendi, hayatın kendisi saçma zaten!" cevabını alıp, dumura uğramış bir şekilde testimi verdim. Günü anlam ve önemini tuvaletimsi bir yerde alakasız birinden duymak gerçekten insana "vay be" dedirten bir durum.
Velhasıl benim maceranın ilk raundu böyle bitti. Önümde daha çok test, görecek bir dolu enteresan yer ve kişi, bana günümü gösterecek bir dolu olay var anlayacağınız.

Hiç yorum yok: