30 Aralık 2013 Pazartesi

nereye kadar

Geçen gün pazar kahvaltısını hazırlarken, annemlerle yıllar öncesi birlikte geçirdiğimiz pazarlara gitti aklım. Harika pazarlar mıydı? Yoooo..... Lojmanın ne küçük ne büyük mutfağındaki masamızda ettiğimiz zeytinli peynirli reçelli klasik kahvaltıdan sonra annemin çamaşır telaşına düştüğü, babamın koltuğunda klasik pazar kestirmeleri pozisyonu aldığı, benim ve kardeşimin eğer ödev yoksa pazar sinemasını izlemek için televizyonun karşısına geçtiğimiz, aslında hepimizin sıkıntıdan patlamak üzere olduğumuz sıradan pazarlardı onlar. Ne var ki o zamanlar hiçbir cazibesi olmasa da şimdi geriye dönüp bakınca aslında sırf bir arada olduğumuz için bile özlenebilir bu günler ya da sadece bir çocuk olduğum için bile özleyemeye hakkım var o günleri.
Bana o günleri hiç özlemediğim kadar özleten, bu hissi tetikleyen sanırım şu son on beş gün de yaşadıklarımız. Olaylar patlak verdiğinden beri okuduklarımız, duyduklarımız o kadar mide bulandırıcı ki, artık daha fazlası ile ilgili tek kelime duymak istemiyorum. Kendimi son derece aptal, kandırılmış ve cebimdeki bütün para çalınmış gibi hissediyorum. Artık ne yaparsam yapayım, onlar için çalışıyor olacağım. Ben iki kuruşu bir araya getirmek için okuldaki mesaim kadarını okul dışında da yaparken birileri onun parasını bunun parasını kolaydan cebe atıveriyormuş.
Ben yine fena halde eskiye dönmek istiyorum. Yine annemle babamın küçük kızı olmak, kira derdiymiş, kredi kartıymış, akşam yemeğinde ne yenilecekmiş, faturaların son günüymüş gibi dertlerim olmasın istiyorum. Tek derdimin; "dizideki kızla oğlan kavuşacak mı, annem kerevizi yine patates ile karıştırıp biz yutturmaya çalışacak mı?  alçak hoca test değil de klasik zordu, yazmaktan ellerim acıyo vs." olsun istiyorum. Etrafımda olan bitenin hiç farkında olmak istemiyorum. Bu yeni yılın mucizevi bir şekilde beni geriye götürmesidir tüm dileğim, başka da bir şey istemem.
Buralara çokça uğramadığım bir sene oldu 2013. Kendimi sevgilisine ihanet eden biri gibi hissediyorum ama gerçekten çok tatsızdı bu sene. Hiçbir şeye yetişemedim, canım hiçbirşey yapmak istemedi. Üzerime ölü toprağı atılmış gibi bir seneydi. Bitsin gitsin biran önce.
Yeni yıldan da öyle çok büyük beklentilerim yok, belki bu yüzden bu yeni sene de böyle bir garip geçecek. O yüzden bir şey dilemiyorum ama hala benim şu iki satır tıkırdattıklarımı okuyanlar varsa, onlara çok mutlu olmalarını diliyorum. Her ne kadar etrafımızda olumsuzluklar olsa da hep mutlu olun. Ben olamadım bari siz mutlu olun.