23 Kasım 2012 Cuma

nane limon mu?

İnsan vücudunun kendine yavaş yavaş ihanet etmeye başladığını sanırım önce bir hafta aç bilaç dolaşsa bile veremediği gramlardan sonra da ufaktan ortaya çıkan hastalıklarından anlıyor. Yıllardır ortaya çıkmayan çarpıntım bir aydan beri yeniden nüksetti. Otururken yatarken yürürken kalbim sanki yerini değiştirmiş, boğazıma taşınmış gibi. Kalbim boğazımda atıyor. Garip bir his. Sıkıntı yapıyor. yorgunluktan mı yoksa çok çay içmekten mi yoksa kalıtımsal mı bilmiyorum. Hatırlıyorum annem benim yaşlarımdayken hep çarpıntısı olduğundan şikayet ederdi. İşte ilahi adalet, sen yıllarca annenin, "ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek de oraya gider" sözünü haklı çıkarmamak için çabala didin, kaderine baş kaldır, sonuç sıfır olsun, anan gibi çarpıntıların tutar işte. Haftaya minik bir tatilimiz var. İşe gitmek yok. Aslında bu fırsatı değerlendirip, doktora gidilebilir de ne diyeceğim. Hem çarpıntı varken gitmek lazım galiba ama ben de tatilimi bununla geçirmek istemiyorum. En iyisi daha da kötüleşmesini beklemek ya da oluruna bırakmak, hiç olmadı biraz çayı kahveyi azaltmak, biraz herşeyi oluruna bırakmak. En nihayetinde nane limon kaynatıverir içerim canım, o herşeyin çaresi değil mi zaten!

Hiç yorum yok: