4 Eylül 2012 Salı

keşke hep ferdi çalsaydı

Bugün seneyi devriyesi babamın. Kabul artık eskisi kadar canım acımıyor ama özlemi ve boşluğu hiç bitmedi. Hala ve tabii ki ben ölünceye kadar hayatım yarım kalmış bir şekilde devam edecek. Gençken hadi gençken demeyeyim daha henüz yaşını başını almış kategorisinde sayılmam; çocukken diyeyim, ölümü düşündüğümde hep annemle babamdan sonra ölmek isterdim; sırf onlar öldükten sonra yalnız kalmayayım diye. Neyse her zamanki gibi planlar tutmadı.
Geçen hafta havadan gelen tatile çıktığım zaman başladım Mahir Ünsal Eriş'in "Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde..." kitabını okumaya. Uzun zaman kitapçılarda görüp burun kıvırdıktan sonra orda burda okuduğum birçok olumlu yorumun ardından deyim yerindeyse koştura koştura gittim aldım kitabı. İyi ki de yapmışım. İçinde yer alan çok sade, basit ama bir o kadar da akıcı bir dille yazılmış hikayeleri okurken çocukluğuma döndüm. Yazarın başından geçenlerin çok benzeri benim de başımdan geçti. İçim buruldu, büyümüş olmanın acısı çöktü içime. Hiç adetim olmamasına rağmen kitaptaki birçok cümlenin altını kocaman kalın çizgilerle çizmek istedim. O kadar içten ve hani "hislerime tercüman oldu" denilen türde cümlelerdi bunlar.
Pek de birşeyin farkında olmadığımız, o tasasız, mutlu, neşeli, bilinmezliklerin içimizi bulandırmadığı ve en önemlisi de ailecek hep bir arada olduğumuz zamanlar olduğu için değerlidir çocukluk ve bu kitap okuyanı o aslında unutmak istemeyeceğinin farkında olmadan unuttuğu çocukluğuna götürdüğü için güzel bu kitap. İnsana annesi, babası, kardeşi ile birlikte olduğu ve tasasız kahkalarını patlattığı günlere götürdüğü için güzel.
"...haftanın yedi günü, en çok annemi özledim  o zamanlardan bu zamanlara kadar. anne ne güzel şey...Ben çocukluğumdan beri, hayatı annemin ölümüne kadar sanmışım, onu anladım ben de.(...) Şu ağzı burnu yumruklanası 'ölenle ölünmüyor' cular olmasa, farkına bile varmayacaktım annem ölünce, hepimizin ölmüş sayılmadığının."
Böyle yazmış yazar "kadınlar hep olmadık zamanlarda" isimli öyküsünde. Babanın ölümünde ise hayatı yarım kalıyor insanın, bitmeden önce. Keşke hayatımızın sonuna kadar evimizde bangır bangır ferdi çalsa ve biz hiç büyümeseydik.

3 yorum:

annemahsustan dedi ki...

Baban için çok üzgünüm. Ne gelirse Allahtandır deyip kabulleniyoruz. Bol bol dua etmekten başka birşey gelmiyor elden.

Ben de son zamanlarda babam için hastanelerde koşturuyorum ve seni belki tam anlamı ıle anlayamam ama sen benı iyi anlarsın.

Bu kitabı çoğu yerde ben de gördüm, artık okumak farz oldu: )

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Baban için sabır dilekmekten başka bir şey gelmiyor elimden. Her ölüm erken ölümdür ve geride kalan eğer çocuklarsa katlanmak zorlaşıyor.
Bu kitabı ben de merak ettim. Güzel mi gerçekten alıp okuyayım ben de.
Sevgiler ...

Selen dedi ki...

Bende sayende aldımi okudum... Çok etkilendim ve sana teşekkür etmeden edemedim. Babamı 5 sene önce kaybettim ve belki de her kız çocuğu gibi çok düşkündüm babama.. Bu kitap bana çocukluğumu, bastırdığım duygularımı hatırlattı. Hüzünlendim yer yer ağladım ama yine de bu kitabı aldığıma çok memnun oldum. Bazen insanın hüzüne de ihtiyacı oluyor. Dimi ama. Seninle de tanıştığıma çok memnun oldum. Yazılarını severek okuyorum. Benimde bir blogum var www.efebuyurken.blogspot.com beklerim. Sevgiler...