1 Haziran 2012 Cuma

yaz

Yine koskoca bir sene geçiyor. Sonbahar kış ilkbahar derken biraz kastıraraktan olsa da yaz geldi gibi sanki. Altı ay nasıl geçip gidiyor bilmiyorum ama şöyle bir arkama dönüp baktığımda yaşananların hızı ve çokluğu nefesimi kesiyor. Apartmanımıza yeni takılan asansörde dün sabah yüzüme baktığımda gördüğüm yeni beyaz saçlar ve gülünce gözlerimin kenarlarına yeni eklenen kaz ayakları çaktırmadan zamanın hızını gözüme sokuveriyor. Alçaklar!!!
Hadi beyaz saçları ve kaz ayaklarını falan bir kenara bırakayım onlar benim güzelliğime güzellik katıyorlar, onlar mesele değil de şu altı ayda etrafta olup biten beni asıl yıpratan. Her gün her gün abuk subuk bir gündemin bilerek ve isteyerek yaratılması, geleceğime dair umutlarımı tüketiyor. İçim tükeniyor olan biteni izlerken. Tahammül edemiyorum. Hele şu son günlerde yaşanan kürtaj ve sezaryan tartışması için söyleyecek hiçbir sözüm yok. Nasıl bir abuk subukluktur belli değil. Söyleyecek sözüm yazacak kelimelerim yok. Bu yüzden kafamdan geçenleri gayet güzel bir şekilde anlatmış genç bir köşe yazarının linkini koyuyorum buraya. Okuyun derim. Kısa ve net, bir kadın içtenliği ile olması gerekeni anlatmış. Tüm kalbimle ona katılıyorum.

Hiç yorum yok: