18 Mayıs 2012 Cuma

prototip

Şu Facebook olayından pek hazetmiyorum. Bana biraz temaşa alanı gibi geliyor. Sevgilisi olanın sevgilisiyle mıç mıç fotolarını yayınlayıp "bim bam bom çok şükür dostlar benim de artık bir sevgilim var!" ya da çocuğu olanın ise modern anlamda "hadi bakalım çocuğum dostlara pipini göster!" havasında fotoların yayınlandığı veya saçma sapan kedi, köpek, düşen insan, hoplayan kız, atan tutan adam videolarının paylaşıldığı valla ne idüğü belirsiz, haaaa bir de nerden sizi buldukları belli olmayan tiplerin kaytan bıyığını buran kabadayılar misali "tanışabilir miyiz?" yanaşması yaptıkları sosyal mecra. Genelde bu mecrada midem bulandığından, nadiren girip milletin ahvaline, neler yaptıklarına bakıyorum. bir de kazıkçı astroloğumun verdiği gezegen retroları ya da güneşin gezegenlere yaptığı açı bilgilerini okuyup, halime yanıyorum. Geçenlerde evde can sıkıntısıyla pineklerken (Sanırım bütün dahiler canları sıkılınca birşey icat ediyorlar. Can sıkıntısı iyi birşey galiba), "şu facebooku açayım da gözüm günlüm şenlensin" dedim. Baktım bir sürü anneler günü fotosu ya da büyüyen çocuklarla gidilen piknik alanı fotosu. Hepsine tek tek baktım. Tanıdığım bildiğim çocukların ne kadar büyüdüğüne şöyle bir göz gezdirdim. Aniden tanıdığım insanların ne kadar adam adam ya da kadın kadın olduklarını farkettim. Hayattaki bütün klasik basamakları sırasıyla başarı ile çıkmışlardı. Hepsi üniversiteden mezun olmuş, iş bulmuşlar, akabinde evlenmişler ve çoluk çocuk sahibi olmuşlardı. Ne güzel herşey yolunda onlar için. Vallahi kıskanmıyorum. Aksine gıpta ediyorum. Yalpalamadıkları, herşeyi olması gerekene göre yaptıkları için. Bundan sonra onlar için önemli olan ne? Çocuğun iyi bir okula gitmesi, sağlıkla, mutlulukla büyümesi, okulundan mezun olması, terfi etmek, yeni bir araba, ev üstüne ev almak vs. vs. Hepsi resimlerde mutlulukla gülümsüyor. Eşler birbirini seviyor. Bu işin sırrı ne ola ki? Onlar ne yaptılar da yalpalamadılar şu hayatta acep? Doğru ata oynamayı nasıl becerdiler hep? ya da Allah doğru atları ve doğru zamanı, doğru şansı niye onların karşına çıkardı ki? Peki ya biz yalpalayanlar niye yalpaladık ki? Niye ayağımızın altındaki zemin kaygan? Yoksa böyle prototip olamadığımız için ezik miyiz la biz?

Hiç yorum yok: