15 Kasım 2010 Pazartesi

pek bayram değil bu bayram ama hadi neyse

Valla Satürn'nün yol açtığı bir tembellik mi yoksa üşengeçlik mi nedir bilemediğim bir sebebten dolayı bu oooonnn günlük bayram tatilinde buralardayız yani yollara düşen 80 bin Beyaz Türklerden değiliz. Yaptığım bütün baskılara, şirinliklere vermeye çalıştığım bütün rüşvet tekliflerine rağmen annem de buraya gelmek istemeyince kardeşimle kura çektik ve kısa çöp onun elinde kalınca (ha ha hah aslında bütün çöpler kısaydı) anneyi bayramda ziyaret etme ihalesinin sahibi de o oldu. Aslında bayramda seyranda anneden ya da aileden uzak olma fikrine hiç sıcak bakan bir insan değilim ama dediğim gibi bir tembellik ve tez stresi üstüme çöktüğünden oturup hem dinleneceğim hem de tezimi yazacağım. Azimliyim (yani umarım yazarım).
Sabah yatağı düzeltirken anneme gitmesek bile bayram havasını yaşamamız gerektiğine karar verip öğlene doğru dışardaki işleri bitirip bir buket çiçek alarak eve döndüm. Yaptığı turşu ve revani tariflerini devlet sırrı gibi saklayan bir önceki kayınvalidemden allem kallem edip öğreniverdiğim revani tarifini çıkarıp biraz önce evimin bayram tatlısını yaptım. (Birazdan burada yayınlayacağım).
Aslında bu bayram kesilen / kesilecek olan koyun ve danalardan dolayı bana pek bayram gibi gelmese de yine de aile büyüklerini hatırlamak ve onlarla olmak güzel. Bir dahaki bayramlarda annemi hiç bırakmayacağım ne olursa olsun. Bunu da buraya yazayım. Neyse şimdiden herkese mutlu, keyifli bayramlar. Yollara dökülecek olanlar ise sağ salim gidip dönsünler.

Hiç yorum yok: