17 Ekim 2010 Pazar

düzen, düzensizlikten doğarmış

Eskiden de böyleydi. Ders çalışırken odamı delicesine dağıtırdım. O kitap burda şu defter orada durur, ortalık kağıttan geçilmezdi. Herşeyin darmadağınık durması pek bir hoşuma giderdi. Şimdi de öyle, ofiste bir iş yaparken masamın üstünü bir dağıtıyorum pek güzel oluyor. Sanki kafam daha rahat çalışıyor. Ama dağıtırken nasıl zevk alıyorsam toplarken daha da bir keyif alıyorum.
Bu hafta sonu zevkten dört köşeydim diyeyim o zaman zira evde kapsamlı bir yazlık kışlık düzenlemesi yaptım. Yorgunluktan hala sırtım ağrıyor ama ayakkabılık ve giysi dolapları tamam. Herşey renklerine göre (evet ben de o takıntılılardanım. herşey renklerine göre ayrılacak. tüm kazaklar, gömlekler renklerine göre açıktan koyuya göre dizilecek.) düzenlendi dolapta. Fazlalıklar verilmek üzere bir kenara ayrıldı. Çok kalın kazaklar hurca kaldırılmak üzere katlandı. Bu sene de çok soğuk olmayacak anlaşılan. Önümüzdeki haftasonuna çorap çamaşırı ve mutfak dolapları kaldı. Eh onları da yapıveririm çarçabuk.
Nasıl hafifledi ruhum, nasıl iyi geldi bu dolap yerleştirmece bilemezsiniz. Bunun psikolojik bir açıklaması var mı bilmem ama sanki dolaplar düzelince hayatımda düzeldi, tüm sorunlar halloldu. Halbuki öyle birşey yok ama kendimi hafiflemiş hissediyorum işte.
Düzensiz dolapların düzeni hayatımın düzenini ne kadar süre sağlayabilir acaba?

1 yorum:

nehircce dedi ki...

Bende dolapları düzenlediğimde hep böyle hissederim..Sanki hayatımdaki tüm dağınıklıklar da toplanmış gibi :)