12 Ağustos 2010 Perşembe

it's time for pide!

Karnı tokları bile perişan eden bu sıcaklarda açlık ve susuzluk ile kendilerini terbiye edeceklerin zamanı ramazan geldi, hoşgeldi. Bu zorlu dönemde onlara Allah'tan sabır, dayanıklılık ve tuttukları oruçların kabul olmasını diliyorum. Ben oruç tutamayanlardanım çünkü seneler evvelki oruç tutma maceramda ben değil oruç beni tutunca bu sevdadan vazgeçtim. Olmuyor oruç benim bünyede tahribat yapıyor. Ben tutanları tutmayayım efendim ve asıl demek istediğimize gelelim.
Bu aralar televizyona ve gazetelere bakınca yine hiçbir şeyin değişmediğini, yıllardır süren klasik ramazan yayınlarının yapıldığını görüyorum. Yani yine fesli, çarşaflı ve etekleri kırmalı şemsiyeler taşıyan hanımların yer aldığı reklamlar, diziler falan yayına sokulmaya başlandı. Bu bana çok ters geliyor neden ramazan denilince yurdumda Osmanlı'ya dönüş yaşanıyor? Garip garip programlar yayınlanmaya başlanıyor. Yok mu daha çağdaş bir şekilde ramazan kutlaması? Tamam anladım ramazan'nın bazı gelenekselleşmiş kutlama şekilleri var; Sultanahmet'teki ramazan kutlamaları gibi. Ama diyorum ya hep aynı format olmasa da biraz daha değişik bir şeyler yapılamaz mı? Ben mi yanılıyorum ki ne?

1 yorum:

Benden Bizden dedi ki...

Karikatur supermis :)) Yazdikklarina aynen katiliyorum, ne dediklerinin yarisindan cogu anlasilmaz insanlarin Ramazan programlari artik izlenmiyor. Insan Ramazandan soguyor ister istemez. Tipki camideki hocalarin konustuklarinin cogunun yabanci dilde olmasi gibi! Hele o ilahiler yok mu? Ezgi guzel ama ne soyluyor, hangi konuda soyleniyor anlamayinca bir yerden sonra bayiyor. Sanki hersey yabanci dillerde olmaliymis gibi bu din rituelleri/gelenekleri soz konusu olunca...