17 Temmuz 2010 Cumartesi

spontantan

Müthiş pop starımız Demet Akalın bu yaza damgasını vuran  şarkısında şöyle demekte: "bir dileğim var üç kelime evli, çocuklu ve mutlu". Evet evli, çocuklu ve mutlu! olabilirsiniz belki ama planlanmamış program yapmanızzordur. On tane şeyi ayarlamanız ve herkesin nabzına göre şerbet verip onları yola getirmeniz gerekir. Ancak evli ama bekar (eşiniz şehir dışında ikamet ediyorsa), çocuklu ama çocuksuzsanız (çocuklar tatildeyse) spontan programlar yapabilirsiniz çünkü eteğinizden çeken yoktur. Bir telefon, bir mesaj, bir "hadi!" gezmeye çoktan razı deli ruhunuzu ateşleyiverir. Dünde benim deli ruhumun pek bir gezesi ama akacak bir mecrası yoktu. Pazar sonrası "acaba Ekin'i mi görsem? yoksa spora mı gitsem" ikilemi yaşarken komşum mesaj attı (zamanlaması müthişti). "Program, ada, vapur" kelimelerini görünce "oooo tamam" dedim "sensey sen ne dersen ona uyarım, ben zaten basit bir çekirgeyim" diyerek atladım arabaya dooooru Bostancı iskelesine.

18:40 "Ada vapuru" (ama motoru!!!!!) bizi püfür püfür rüzgarın eşliğinde Burgazada'ya attı. Faytona atladığımız gibi Kalpazankaya'ya doğru yola çıktık. Mis gibi ada kokusunu içimize çeke çeke "aaaa şu begonvile bak!" "aaaaa şurda da beyaz zakkum" "ama bu ev tam benlik, acaba adaya mı taşınsak?" nidaları arasında müthiş manzaralı restorana vardık. Artık bu yer otantiklikten sosyetikliğe doğru sınıf atladığı için kenardaki denize sıfır masaları rezervasyona açmışlar. Bizim şansımıza (olsun yine de çok güzeldi) ikinci sıra masaları düştü. Çok şükür ki yine de gün batımını izleyebildik.

Mezeler, şarap, kızarmış ekmek ve yağda kızarmış tekirler eşliğinde güneşi batırdık, sondan bir önceki vapuru bile isteye kaçırdık. Son vapura kadar komşum birbirinden ilginç hikayelerini anlattı ben "o da mı oldu? onu da mı yaptınız? vallahi pes!" nidaları ile hayretten ağzım bir karış açık onu dinledim. Pek hoştu doğrusu.
Yemekten sonra tepeden aşağıya saldık kendimizi yavaş yavaş iskeleye doğru yürüdük. Vapur gelene kadar denizi, küçük tekneleri, yıldızları seyrede seyrede dondurmalarımızı yedik.
Vapur bizi buraya getiren aynı ada vapuruydu!. Dönüş yolu bu spontan ve çok zevkli gecemizin yorgunluğu çöktü ve mışıl mışıl uyuduk.
Bir başka spontan programlarda görüşmek dileğiyle kapılarımızı açıp evlerimizin huzurundan içeri girdik.

4 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Şenkuşum,
O kadar kafa şişirdiğim yetmemiş gibi, bir de "ilginç hikayeler dinledim" deme nezaketini göstermişsin.
Sana en dayanıklı komşu ödülünü vermek farzoldu, çekirge!
:))

zapere dedi ki...

Güneş batar ve yelkenli uzaklaşırken ufukta.....

http://video.libero.it/app/play?id=0311d36ae91556c193fe6beae72c5938

karga'nın günü dedi ki...

Komşu'cum valla benim kafam şişmedi. Aksine hikayeler gerçekten çok ilginç ve eğlenceliydi. Ayrıca insan sizin hikayelerinizden örnek alınacak birçok şey çıkarabiliyor. Kısacası sensey en pek memnunum.

karga'nın günü dedi ki...

O akşam sizi de konuştuk zafer bey. "Yine yok oldu acep nerde bu zafer bey?" dedik ki siz geldiniz! Hoş geldiniz sefalar getirdiniz!