5 Mayıs 2010 Çarşamba

romantik(a) gün

Dün öğlen tatilinde bir yandan tıkınır bir yandan da üşürken (dün felaket bir üşüme nöbeti geldi, kemiklerimin içi acıdı, yürüyünce kırılıverecekmiş gibilerdi) E.'cim aradı. "Hadi buluşalım, dışarısı pek bir güzel" dedi. Önce "benim kemikler kırılacak gibi, ben eve gidip tumba yatak yapmayı düşünüyorum, seni ekiyim ayıp olmazsa" dedim demesine ama içim el vermedi. Zaten uzun zamandır görüşmüyorduk, Ekin'ni de göresim gelmişti, aradım tekrar; "attım bir Minoset ağzıma, bir süre idare eder, hadi buluşalım" dedim ve simitleri peynirleri alıp Fenerbahçe Romantika'ya gidelim dedik.
İstanbul'da yaşamanın en iyi yanlarından biri, bir şekilde denize kavuşabiliyor ve bir süreliğine güneyde bir yerde tatildeymişsiniz gibi hissedebiliyorsunuz. Dün de öyle oldu. Ben, E.'cim ve Ekin hanım şöle bir tur attık parkın içinde, Ekmekçikız'ın ağacına selam verdik, Romantika'nın simitlerine ve çayına kendi peynirlerimizi sürüp, bir tatil beldesinde olduğumuzu düşünüp denizin kokusunu içimize çektik.

Ekin hanım ve annesi, ahretliğim E'cim. Yakında aramıza katılacak Ekin hanım. Sabırsızlıkla bekliyoruz.

Ben sahil teftişi yaparken. Herşey yaza hazır ve nazır.


Simit ve çay pek pahalı. Tavsiye etmiyorum. Ajda bardakta iki çaya ve iki simite 14 ytl. verdik. Aynı hatayı bir daha yapmıyoruz / yaptırmıyoruz.




2 yorum:

zapere dedi ki...

Kah, kah züğürt tesellisi... ""Kanaryam güzel kuşum, ben sana vurulmuşum"""" ..ZİRAAT KUPASINA kupa diyenin yani...SÜPER LİG KUPASI YANINDA, 2-3 gün sevinin heh heh heh..Ye şunları kanaryam, sana kurban ossunlar :P

zapere dedi ki...

Eee yüzünüzü göremedik vesselam yani.. Arkadan arkadan olmuyor ama :))