25 Mart 2010 Perşembe

ses 1,2,1,2


Ses 1: Bak sakın yapma, ne kadar kalori o biliyor musun?

Ses 2: Olsun ya, yapalım kendimize bir kıyak. Ne olur sanki?

Ses 1: Ne oluru var mı sana göbek, selülit ve birkaç kilo şeklinde geri döner.

Ses 2: E çıkışta spora gidiyoruz işte.

Ses 1: Olsun, git spora ama yeme de. Yoksa veremeyeceğiz o beş kiloyu Haziran'a kadar ve iddiayı kaybedicez. Seni men ediyorum onu almaktan.

Ses 2:Valla istediğin kadar men et. Gözümün önünde dans ediyor, ben gidiyorum almaya.

Ses 1: Hayır dedim, sakın alma. Bak tamam, çıkışta spora gitmeyiz almazsan. İstersen eve gideriz ya da deniz kenarına. Alma, işte spora gitmeyelim.

Ses 2: Alayım, spora gidelim.


Herşey dün asansöre doğru yürürken, iştahla onu yiyen bir öğrenciyi görmemle başladı. Geçen hafta komşucuğum Ekmekçikız, bana hatırlatmıştı yıllar öncesinde bıraktığım doughnut lezzetini. (Yıllar önce Dunkin Doughnuts'tan, kendimi görevde NYPD polisi sanarak, bir kutu dolusu doughnutu doldurup tıka basa onları yedikten sonra, doughnuttan tiksinmiş ve semtinden geçmez olmuştum. Hatta Cadde'de açılan Krispy Kreme'i de görmüş, "Aman yine doughnut, oyyyk" demiştim kendi kendime. Ama kader hain ağlarını acımasızca ördüğü için, geçen hafta komşum bana bu lezzeti tekrar hatırlattı.) Tabakta bulunan "Glazed chocolate cake" ı ağzıma atmamla sıcak kumlardan serin sulara atladım, kendimden geçtim. Ama yine bu keyfi tadında bıraktım, bilinçaltıma attım. Kilo, selülit, göbek üçgeni daha fazlasına izin vermedi. Ta ki işte o hain iştahlı öğrenci karşıma çıkıncaya kadar. Ağzını doldura doldura yediği "glazed chocolate cake"i görür görmez ben başka birşey düşünemez oldum. Nereye baksam "glazed chocolate cake". Akşam spordan dönerken o yoğun trafiğe rağmen gidip alasım geldi ama içimdeki iradeli ses (ses 1) galip geldi, almadım. Ama dün akşam evde aklımda sürekli o var. Kediler bile ayaklı birer "glazed chocolate cake" gibi gözükmeye başladı.

Sabah kalktığımda krizim geçmiş, normal bir insan dönmüştüm. Öğle yemeği için kantinden birşey almaya gidince birden o sesi duydum kulaklarımda "glazed chocolate cake, glazed chocolate cake" (hani Türk filmlerinde vardır ya o ekolu ses. Filmin kahramanı duyar, kulaklarını tıkar, ses yankılanır sürekli, o sesten işte). Dayanamadım, yukardaki iç hesaplaşmayı yaşadım. Ama içimdeki iradeli ses (ses 1), iradesiz sese (ses 2)yenildi. Kantinde doughnutları satan kadın "glazed chocolate cake"i uzatınca, ona resimdeki çocuk gibi baktım. Gözlerim şaşı oldu, zevkten.

Bu satırları "glazed chocolate cake"e bulanmış parmaklarla yazıyorum ve çıkışta spora gidiyorum.

1 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Sonra akşam da bana gel!
Böylece, zincir tamamlanmış olsun!
:-)