3 Ocak 2010 Pazar

mutluluğun kitabı




Aldım çünkü onu seviyorum, çünkü yaptığı şeyler bana cesurca ve evet fütursuzca geliyor, çünkü kadın deli, aklına eseni yapıyor, kimseye amennası yok ve ben böyle delileri severim. Ne mi yaptım?
Ayşe Arman'ın "Alya, sevgilim ve ben" isimli kitabını aldım. Hürriyet'te yazmaya başladığı zamandan beri Ayşe Arman'nın yazılarını okuyorum, büyük bir kısmını biliyorum diyebilirim. Bundan önce çıkarmış olduğu iki kitabını da raflara düşer düşmez kapmıştım. şimdi düşünüyorum da yazdığı yazılar, tamamen blog yazısı. Nasıl biz bugün bunu yaptım, sevgilimle şuraya gittim, burada şunu yedim, kavga ettim, bugün bunu aldım diye yaptığımız herşeyi yazıyorsak, o da onbeş sene önce aynen bunları yazmaya başladı. Gözümüzün önünde herşeyini yazdı ve kendisinden önce bunu yapan olmadığı için de oldukça ilgi çekti. Ama bu ilgiyi akıllı ve çalışkan olması sayesinde çok iyi değerlendirdi, koskoca medyanın içinde kaybolmadı, gittikçe sivrildi. Özellikle de sıradışı konular ve ünlü konuklarına sorduğu değişik sorularla gazete röportajlarına değişiklik getirdi.
Şimdi onun gibi olmaya çalışan birkaç kişi daha var gazetelerde ama taklitler aslını aratıyor. kimse Ayşe Arman'nın eline su dökemez.
Gelelim kitaba.... Kitapta Ayşe Arman, kızına hamile olduğu dönemde yazdığı yazıları, çektiği/çektirdiği fotoğraflar eşliğinde bir araya getirmiş ve kitabın arka kapağında yazdığı gibi "en basit, en yalın, en samimi" halleri var bu kitapta. Ayşe Arman kitabı olmasının yanı sıra benim en hoşuma giden şey, aile bireylerinin mutluluklarının ve birbirlerine olan sevgilerinin kitaptan yansımasıydı. Gerçekten birbirleri ile olmaktan hoşlanan ve keyif alan bir aile onlar. Sadece Ayşe Arman, kocası ve kızından bahsetmiyorum. Ayşe Arman'nın ya da Ömer Dormen'nin ailelerini (yani babaanne, dedeler, teyzeler vs.)de kastediyorum.
Kısacası hoş bir kitap... Keyifli bir aile görmek isterseniz, bu kitabı alın derim. Hem kitabın satış gelirinin bir kısmı da Lösev'e gidiyor. Bir taşla iki kuş fena mı?

Hiç yorum yok: