24 Aralık 2009 Perşembe

aşura buraya


Geçen gün uyku mahmuru oturmuşum direksiyonun karşısına kuzu kuzu okula gidiyorum. Okul yolunda her sabah istisnasız takıldığım kırmızı ışığın yeşile dönmesini beklerken koca bilboard'da gözüme şu ilan takıldı: "Aşura Halkalı'da". Hz. Ali olduğunu tahmin ettiğim önemli bir dini zatın sinirli bir resmi (bu dini zatlar hep asık suratlı ve sinirli gözüküyorlar, niyeyse) ve altında da sanırım bir savaş sahnesinden alınmış bir sahne vardı herhalde, tam göremedim. Neyse bu ilanı görür görmez kafama dank etti. Aşure ayı gelmişti. Bunu öğrenince içim cız etti.

Annem benden uzakta yaşıyor. Yani öyle ha diyince gelebilecek ve de benim ha diyince gidebileceğim bir mesafede değil. En azından İstanbul il sınırlarının dışında. Annemin burada yaşamasını çok ama çok isterdim ama hayat işte, her istediğimiz olmuyor ve ben ne zaman okuldan eve gelsem ve ne zaman Aşure ayı gelse annemi daha çok yanımda istiyorum.

Biz küçükken, okuldan gelince annem hep bizi karşılar ve evde mutlaka kek, tost, sandviç gibi yiyecek birşeyler ve çay olurdu. Şimdi de eve gelince annem beni karşılasın, karşılıklı bir çay içelim, ben bıdır bıdır anlatayım, annem beni dinlesin, örgüsünü örsün, "Sen de hemen kestirip, atıyosun kızım"desin. Hadi annem yok, şöyle evin yakınlarında bir tane Meliha Ablam olsaydı keşke. Camdan bana bakıp "Pamııhh, koş geli sıcacık poğaça yaptım. Yersin" veya "kız koş, yeni indi ocaktan, sıcak sıcak kaşıkla aşureni" deseydi. İkisi de yok. Benim de her akşam hevesim kursağımda kalıyor, boynu bükük eve giriyorum.

Şimdi aşure ayı gelmiş ya, annesi yanlarında olanlar ya da bir Meliha ablaları olanlar ne güzel aşure keyfi yapıyorlardır. Bense Tukaş'ın hazır aşuresine talim ediyorum.

Benim içinde anne aşuresi yiyin lütfen!!!!

9 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Boşver bacım aşureyi ya. Uzakta da olsa annen var ya ona şükret. Bizde o da yok ne yazık ki. Ben de yıllanmış bir anneyim ama evde hiç aşure pişirmedim. Tukaşa talim, o da fena değil be, içine biraz daha fındık fıstık katarsan anne aşuresi gibi oluyor. Pişir Tukaşı, aç annene bir telefon konuşurken bir kaşık da benim için ye, annene de sevgilerimi ilet:))

cecilia dedi ki...

benim annem yapacak mümkün olursa sana da yollarız :)

nalan dedi ki...

ben de özeniyorum. şunu yapsam bunu yapsam diye, sonra evde kim yiyecek bunları diye vazgeçiyorum.
ama haberler hep böyle kötü değil bu hafta sonu aneem ve babam geliyor, daha güzel bir yılbaşı herhalde olamazdı !
darısı başına :)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

E be komşu!
Bi tıklatsan ya kapımı!
Aşure yok ama, bir bardak çay içeriz karşılıklı!
Bekliyorum.
:))

zapere dedi ki...

Vallahi ben de onu diyecektim.Ekmakçihanım ne güne duruyor.Ahanda karşınızdaki dairede..Miss gibi ekmekler,kekler,özel fincanlarda çaylar-kahveler,hoş sohbettt..Ha söyleyin biraz saçına meç attırsın(hanım abla triplerinde)... :))


http://kumral.blogspot.com/2009/12/hos-geldin-yalnzlgm.html

La Santa Roja dedi ki...

İstanbul'da herkes mi öksüz be :(

karga'nın günü dedi ki...

Sevgili Leylak Dalı, sizin içinde gelen bütün aşurelerden birkaç kaşık aldım. Bu işin sonu nereye varacak bilmiyorum. Yedikçe yiyorum.

karga'nın günü dedi ki...

Çok teşekkürler cecilia,düşünmen yeter.

karga'nın günü dedi ki...

Evet LaSanta Roja, maalesef İstanbul'da herkes öksüz. Bu arada ben öksüzü öküz diye ıokudum ve tam üç gün şimdi bana niye öküz dedi diye düşündüm. İyi mi? Annem boşuna bana "bakar kör" dememiş işte.