11 Ağustos 2007 Cumartesi

Gazoz,simit,sakız


Bugün sabah kahvaltımı simit,beyaz penir ve bir litrelik kola eşliğinde yaptım.Arada sırada böyle bir değişiklik iyi geliyor insana. Kahvaltımı yaparken çocukluğumdan beri vazgeçemediğim şeyler aklıma geldi. Simit ve kola gibi. Aslında bu ikili, simit ve Uludağ gazoz olarak değişirse daha lezzetli oluyor. Sizde aynı şeyleri hissermisiniz bilmem ama ben Uludağ gazozun kapağını açtığımız zaman çıkan kokuya bayılıyorum. Başka hiçbir gazozda omayan o harika koku ve tad çocukluğumdan Uludağ gazozu vazgeçilmez yapıyor.
Gazozdan başka benim için vazgeçilmez olan şey ise mavi,sarı ve pembe üç toptan oluşan Cicoz sakız. Bu sakızda da hiçbirinde bulunmayan değişik bir tat ve koku var. Ağzınıza attığınız anda bu değişik koku ve tadın yoğunluğu sizi sarmalıyor.Eskiden aynı renkte Dandy sakız vardı. Şimdilerde üretilmiyor sanırım.Onun da böyle sıradışı kokusu ve lezzeti vardı. Çiğnemeden önce derin derin koklar, sonra ağzıma attığımda o değişik tat gitmesin diye ağzımda bir süre beklettiğim ya da ilk anda gelen tad azalmaya başlayınca hemen eskisini çıkarıp yeni sakızları çiğnemeye başladığımı hatırlıyorum. Hoş şimdi aynısını Cicoz için yapıyorum. Eğer Dandy sakızının hala bulunduğu eski bir bakkal ya da süpermarket biliyorsanız bana haber verin.
Şimdi gidip ağzımı cicozlarla dolduracağım...

6 Ağustos 2007 Pazartesi

Asla arkana bakma nasılsa zaman herşeyin ilacı


Bugün niyetim başka başka şeyler yazmaktı ama içimden gelmedi. Her zamankinden daha fazla onu düşünmekteyim pazar gününden beri. Bu yazıda doğal olarak onunla ilgili olacak. Bu eminim birçok kişinin başına gelmiştir ama sadece ben aşk acısı çekiyormuşum gibi geliyor.
Hayatımda gerçekten istediğim tek kişi, tek aşık olduğum, uğruna herşeyi bırakıp gidebileceğim insan Eylül'de başkasıyla evleniyor. Geri sayım başladı. Belki de bu yüzden her zamankinden daha fazla onu düşünüyorum, pek keyfim yok, herşey sıkıcı ve boğucu geliyor. Kimselere katlanamıyorum. Sadece yatakta yatmak ve hiçbirşey yapmamak istiyorum.
Zaman en büyük ilaç .... Doğru başka birçok olayda bunun gerçek olduğunu bizzat yaşayıp öğrendim ama bu sefer ne biliyim bu çok zor geliyor. Sabah uyanıyorum rutin işe gidiyorum yapmam gerekenleri yapıyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum ama hepsi gerektiği için. Ama artık yapacak birşey yok.Evlerini kiraladılar, eşyalarını aldılar, gelinlik damatlık hazır.... Güle oynaya neler yaptıklarını anlatıyorlar. Bizde -ben de- eski lise arkadaşları olarak anlattıklarını dinliyoruz. İçlerinde sadece benim içim yanıyor. Kimse bilmiyor onunla aramızda geçenleri. O ve ben sadece ikimizin bildiği bir sırrı paylaşıyoruz. Yaşadığımız sürece de öyle olacak. Üç sene kimsenin haberi olmadan paylaştıklarımızı, mesajlaşmalarımızı bir o bir ben bileceğiz. Yine toplandığımızda sanki birşeyler hiç yaşanmamış gibi davranacağız.
Kendimi toparlayıp hayatına devam etmeliyim aynen onun yaptığı gibi.Eylül'ün dördünde siyah elbisemle nikah törenlerine gideceğim, onlar pistte neşeli şarkılar eşliğinde hayatlarını birleştirmenin sevincini kusarken ben gülümsemeye çalışarak gözyaşlarımı içime akıtacağım.Ve sürekli kendime şunları söyleyeceğim;
"Asla arkana bakma! Nasılsa zaman herşeyin ilacı."